Kardeşler Saldırı: Görünmez Sadakatler ve İhanetler
Bazı sabahlarda, eski bir söz aklıma gelir: “Kardeşler arasındaki bağ, çoğu zaman kanla değil, sevgiyle dokunur.” Ama sevgi? O sevgi ki, çoğu zaman gizli bir yara gibi, yılların birikmiş yükleriyle gizlenir. Bir bakış, bir söz, bir tavır... Sanki her şeyin başlangıcıdır; bazen hiç konuşulmayan, ama bir araya gelen her anı şekillendiren şey. O bağ, ilk başta saf gibi görünse de zamanla çatlaklar ortaya çıkar. Kardeşlerin arasındaki bu görünmeyen çizgiler, bazen ihanetin soğuk duvarları gibi yükselir. Ne zaman ki bir anlaşmazlık büyür, işte o zaman, geçmişin acıları, gizli sadakatler ve unutulmuş haklar yüzeye çıkar. Ailedeki her birey, kendi savaşını verirken, diğerlerinin kimliği, yerini ve yükünü de taşır. Bert Hellinger’in sistemik bakış açısı, bu karmaşıklıkları anlamak için bir ışık tutuyor. Çünkü kardeşler arasındaki her çatışma, yalnızca bugünün değil, geçmişin ve geleceğin hikayesinin bir yankısıdır.
Kardeşler arasındaki ilişkiler, sevgiyle başladığına inanılır ama bazen en derin kırılmalar, hiç beklenmedik anlarda ortaya çıkar. Sistemik bakış açısına göre, bu dinamikler yalnızca kişisel değil, aile sisteminin ve geçmiş nesillerin etkisiyle şekillenir. Kardeşlerin arasındaki bağlar çoğu zaman, yılların birikmiş anlaşmazlıkları ve birbirine yüklenen duygusal kalıplarla örülür. Bu düğümleri çözmek, geçmişin derinliklerine inmeyi gerektirir. Ve bu, bazen en zor olanıdır; çünkü köklerine inmeden, yürekteki ağır yükler serbest bırakılamaz.
Kardeşler arasındaki ihanetler, çözülmemiş eski mücadelelerden, kıskançlıktan veya algılanan eşitsizliklerden kaynaklanır. Hellinger, bu çatışmaların, geçmişteki aile olaylarının acı verici izlerinden beslenerek zamanla şekillendiğini belirtir. Aile dinamiklerinin........
© Başkent'te Karar
