menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Akıllı Çocuk Sendromu

13 4
10.03.2025

Büyümek bazen, çocukluk hayallerinin sona ermesidir. Gençken hayat, keşiflerle dolu bir yolculuktu; sabırsızca yeni şeyler öğreniyor, hatalar yapmaktan bile keyif alıyorduk. Ancak zamanla her şey değişir. Dünya, bizden “akıllı” kalmamızı ister ama akıllı olmanın ne olduğunu unutur. Çocukken özgürce öğrenirken, yaratıcı düşünceler üretirken sahip olduğumuz o saf meraklı halimiz, sistemin dar kalıplarına sıkıştırılır. İşte o an, “akıllı çocuk sendromu” başlar.

Çocukken zeki olmak, aslında sadece kurallara uymakla sınırlıdır. Eyalet başkentlerini ezberlemek, yazım sınavlarında başarılı olmak, çarpım tablolarını doğru yapmak… İşte “zekâ”nın tanımı budur. Sistem, kurallara uyanları ödüllendirir, doğru cevapları verenleri alkışlar. Zeki olmak demek, yetişkinlere tam olarak duymak istedikleri şeyi söylemek demektir. Bir çocuk, eğitilmiş bir fok balığı gibi alkışları toplar. Ancak büyüdükçe farkına varırsınız ki, gerçek zekâ, sistemin beklediği şekilde itaat etmekte değil, ona başkaldırmakta yatar.

Gerçek zekâ, sorgulamayı gerektirir. Bir yetişkin olarak, dünya sizden sadece doğru yanıtları değil, aynı zamanda o yanıtları sorgulamanızı, daha derin düşünmenizi ve belki de cevapları bulamayacak kadar karmaşık sorular sormayı bekler. Ama ne yazık ki, dünya size bu konuda yardımcı olmaz. Aksine, sizi hep aynı kafeslere geri iter: standart testler, kurumsal başarı için oluşturulmuş sosyal kontrol listeleri… Merakınız ve sorgulayıcı zihniyetiniz yüzünden cezalandırılırsınız. “Zeki” olma baskısı........

© Başkent'te Karar