İsrail inşa edilirken: ‘The Brutalist’
Oscar adayı filmler arasında gezintiye devam…
Ödüllerin görece en zayıf yılının sonuçlarına doğru geri sayım sürerken, başta en iyi film, yönetmen, erkek oyuncu ve özgün senaryo olmak üzere toplam 10 adaylığı bulunan Brady Corbet imzalı “The Brutalist”, her şeyden önce 3,5 saatlik süresiyle dikkat çeken, “büyük anlatı” olma iddiası taşıyan bir film. Corbet, üçüncü uzun metraj filminde mimarlık sanatından Yahudi soykırımına, göçmenlik sorunlarından sınıf çelişkilerine, eşcinsellik ve tecavüzden 1950’li yıllar ABD’sindeki ırkçılık meselesine açılan yelpazede at koşturuyor ve “büyük ihtişam” sergileme çabasına girişiyor. Hemen söyleyeyim ki sonuç fiyasko. Oscar tantanası olmasa, en kısa deyimle “uzun, karanlık ve sıkıcı” denilip geçilecek bu film, övgülere boğuluyor, bahislerde favori gösteriliyor.
1947 yılındayız. Nazilerin toplama kampından kurtulmuş Macar göçmeni Yahudi Laszlo Toth, ayrı düştüğü karısı Erzsebet ve yeğeni Zsofia’yı geride bırakarak ABD’ye ayak basıyor, mobilyacılık yapan kuzeni Attila’nın yanına sığınıyor. Asıl mesleği mimarlık olan Laszlo, işini geliştirmek isteyen kuzenine yardım ederken bir yandan da karısı ve yeğenini sıkıştıkları Avusturya sınırından kurtarmaya çalışıyor. Bu........
© Aydınlık
