PKK Kararı’nda Feminizm Amerikancası
Türk Devrimi bir ilkti. Çeşitli milliyetlerden, dil ve dinlerden, mezheplerden insanların bir arada yaşadığı bir imparatorluk topraklarında emperyalizme karşı millî bir devrimi başarıya ulaştırdık.
Bir ilk örnektir.
Sınırları masa başında dünya efendiliği taslayanlar tarafından cetvelle çizilmedi.
Misakı Millî adını tarihe biz yazdırdık.
Canımızı verdik.
Can verdik.
Türkler Kürtler, kadınlar erkekler hep birlikte…
İnşaata yine birlikte başladık.
Türkiye’nin kurucularıyız!
Devrimler art arda gelirken bir ayrım yapmadı. 1937’de Anayasal madde olan devrimin Altı İlkesinin altısı da ayrımları kaldırmak içindi.
Hepimizin kimlik kartı birdi.
Hepimizin gerçekten bir olması yolunda adımlar atılmalıydı.
İçeride ve dışarıda engel olanlar elbette vardı.
Eskinin mülkiyet ilişkileri.
Kökleri pek derinde. Bugün bile var.
Aşmak kolay olmadı.
Türkiye eğer bağımsız olmasaydı, bu köklü kurulu düzene dokunmasaydı Kürtler daha iyi durumda mı olacaktı bugün… hele de Kürt kadınları… Küçük parçacıklar halinde un ufak olup onursuzluğa yuvarlanıp yok olacaktık. Şeyh-şıh isyanlarında ayaklar altında kalacaktık.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadınları ne Pera’da işgalci İngiliz, Fransız komutanların kolunda salınmayı, ne Diyarbakır’da, Antep’te, Urfa’da kabul etti ne de bugün o kadının eline ABD silahını tutuşturulmasını kabul ediyor…
Varlığımızın can damarı. Emperyalizm bu duyarlılığımızı biliyor.
Oradan vurmaya çalışıyor.
Yeter artık, atın o USA damgalı kirli silahları elinizden.
Yarı Graham Fuller yarı İstanbul Sözleşmesi’nden alıntılanmış yabancı sözcüklerle karşımıza çıkmayın.
Kararda şöyle yazmışsınız:
“Uluslararası komployla mücadelede erkek egemenlikli iktidarcı-devletçi sistemi çözümleyerek demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü toplum paradigmasını geliştirdi. Böylelikle halkımız, kadınlar ve ezilen insanlık için alternatif özgürlük sistemini somutlaştırdı.”
Bu ne demek??
Türkçe ya da Kürtçe konuşun!
Amerikanca değil.
Bir tek “LGBT” eksik...
Kahraman Türk ve Kürt kadınları devrimlerine bağlıdır.
Çok emek verdiler.
İleriye taşıyacaklar.
Çekilin yoldan!
ABD emperyalizmi dünya efendiliğine soyunduğu 1970’li yıllarda bu devrimlerin ilerlemesini durdurmak zorundaydı.
Klasik böl-yönet siyaseti, hem milletlerin içine bölücülük tohumu attı. Hem de kadını erkeğe düşman etti.
Sanki kopyala yapıştır yapılmış.
“Kadınlar ve gençler öncülüğünde,
-yaşamın her alanında öz örgütlerini oluşturacak,
-Dilleri, kimlikleri ve kültürleriyle kendine yeterli olma temelinde örgütlenecek,
-Saldırılar karşısında........
© Aydınlık
