Küçük Napolyon sona doğru
“Tekrar ediyoruz, eğlenmek, iyi yaşamak ve bütçeyi yemek için hiçbir şeye inanmamak, her şeyi sömürmek; iki kutsal şeyi, askeri şeref ve dini inancı tehlikeye atmak; sunağı kanla, bayrağı kutsal suyla lekelemek; askeri gülünç, rahibi biraz ürkütücü yapmak; gücü olarak nitelendiği bu politik aldatmacaya kilise ve ulusu, Katolik vicdanları ve vatansever vicdanları karıştırmak, işte Küçük Bonapart’ın yöntemi budur.”(1)
III. Napolyon (Charles Louis Napoléon Bonaparte), ünlü Napolyon’un yeğeniydi. Aralık 1848’de yedi buçuk milyon oyun beş buçuk milyonunu alarak cumhurbaşkanı oldu. 2 Aralık 1851’de bir darbe yaptı. Cumhuriyetçileri ezdi. Yasama Meclisi’ni dağıttı. Aralık 1852’de imparator ilan edildi.(2)
III. Napolyon’un en büyük hedefi Avrupa’da hâkimiyet peşinde koşmaktı. Rusya, Meksika’ya karşı savaştı. Afrika’da ve Vietnam’da sömürgeci siyasetler izledi. Nihayetinde Prusya’ya savaş açtı. Yenildi ve tahttan çekildi. Büyük yazarlardan Victor Hugo, ona “Küçük Napolyon” lakabını takmıştı.
Bugün Avrupa büyük bir ekonomik kriz içinde... “Ruslar geliyor” kampanyası yürüten Avrupa ülkeleri, krizden çıkmak için savaş sanayisine oynuyor. “Avrupa’yı Yeniden Silahlandırma Planı” (ReArm Europe) ile Avrupa Birliği, dört yıl içinde 800 milyon avroluk bir yatırım öngörüyor. Bu silahlanmanın en önünde yürüyen isimlerden bir tanesi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron. Tabiî bu silahlanmanın faturası halka kesiliyor ve kemer sıkma politikaları uygulanıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı, Rusya’ya karşı asker göndermek için en hevesli liderlerden bir tanesi. Perşembe günü Fransa’da 30’dan fazla hükûmet başkanının katıldığı bir toplantı yapıldı. Paris'te açıklamalarda bulunan Macron, 26 ülkenin, “Bir güvence gücü kapsamında, ya karada, ya denizde veya havada görev yapacak asker gönderme” taahhüdünde bulunduğunu belirtti.(3)
Fakat bugünlerde Napolyon şapkası takan Macron, Doğu’ya giderken önce hükûmetsiz kaldı, sonra da Paris’i ateşler içinde buldu.
Fransa'da Başbakan François Bayrou hükümeti, 1958'den bu yana güven oylamasıyla düşen ilk hükûmet oldu. Bayrou hükûmeti, bir yıl içerisinde düşen ikinci hükûmetti. Sébastien Lecornu, Başbakan olarak göreve başladı. Macron iki yıldan kısa bir süre içinde beşinci başbakanını atadı. Bu, Fransa'da Beşinci Cumhuriyet döneminde eşi benzeri görülmemiş bir durum.
Devrilen Bayrou’nun şu sözleri, Fransa’daki krizin ne kadar derin olduğunu gözler önüne seriyor: “Aşırı borcumuz var. Borçlarımız halkımızı fakirleştiriyor. İtiraf etmek gerekirse, 51 yıldır dengeli bir bütçeye sahip değiliz. Hükümeti devirebilirsiniz, ancak borç yükü altında ezildiğiniz gerçeğini ortadan kaldıramazsınız.”
III. Napolyon gibi bütçeyi yiyen Macron’un kemer sıkma politikalarına tepkiler büyüyor. Fransa’da çarşamba günü “Her şeyi durduralım” (Bloquons........© Aydınlık
