Netanyahu’yu mazlumların kahramanı yapmayın
Bu savaşların kimyasal silahla, nükleer projelerle, demokrasi, hürriyet, insan hakları ve ekonomik refahla ilgili olmadığını, bir yalan, talan, işgal ve taksim projesi olduğunu söyledik. Tarihi tespitimizi tekrar hatırlatalım: Şam coğrafyası (Nil Deltası, Filistin, Lübnan, Suriye, Irak ve Anadolu) yükselen sulta ve devletleri zirveye taşıyan, yıldızlaştıran ama aynı zamanda da onların makûs kaderini belirleyen bölgenin adıdır. Bu coğrafyanın da kilit ülkesi Suriye’dir. Ta 2016’da tespit etmiştik; ABD, Colani’nin başında olduğu El-Nusra olmadan Esad-Suriye ordusu, İran, Hizbullah ve Rusya’yı Fırat’ın doğusundan uzak tutamaz. Zor bela tesis ettiği kantonları koruyamaz. DEAŞ’ın merkezi karargâhı Rakka ve bölgesini YPG’ye devredemezdi. Suriye savaşının Esad’ın devrilmesinden sadece 17 gün sonra 25 Aralık 2024’te “Suriye’de Tek Millet Tek Devlet Seçeneği” yazımızda bugünkü tablonun hasıl olacağını tespit etmiştik.
Şiiler, Hristiyanlar (Doğu Kiliseleri, Süryaniler ve Ermeniler), Yahudiler (20. yüzyılın başında Suriye’de 100 bin Yahudi vatandaş varken en son veriye istinaden bugün Suriye’de sadece 6 veya 9 Yahudi kalmış), Aleviler, Dürziler ve Şara rejimine taraftar, karşıt veya tarafsız Sünnilerin ezici çoğunluğu yeni yönetimin uzun yıllar idare ettiği İdlib Vilayeti tecrübesinden korkmaktadır. El-Kaide-DEAŞ, El-Nusra, HTŞ gibi terör örgütlerinin içinden gelmeleri, tüzük ve programlarında kendi sünnet telakkisi dışında kalanları mürted, zındık, yoldan çıkmış, küfür içinde yaşayanlar olarak görmesi, yabancı ülkelerden devşirilen dini-dar, cahil ve kendilerine benzemeyenlere ölüm dışında seçenek bırakmayanların Esad sonrası süreci idare edebilecek donanımda olmadıklarına inanıyorlar. Suriye gibi sorunları kangren hale gelmiş, üstünde birçok farklı senaryo ve hedefin dolaştığı ülkenin yükünü taşıyacak kalite ve kabiliyette olmadıklarına şahit oluyorlar, yaşayarak görüyorlar. Tüm bu gerçekliğe ve Colani lakaplı yeni Ahmed Şara rejimine........
© Aydınlık
