Gazze ve fellahları öldürmek
Usanmadan anlatacağız; tekelcilik ve tekelci hegemonya tüm kötülüklerin kaynağıdır. Kötülük tekelciliği ve tekelci hegemonyayı telkin eder. Tarihin üretenlerle tüketenler arasında yaşanan savaşlardan ibaret olduğu savı doğrudur. Tarihin farklı evrelerinde bu savaşı yapanların isimleri değişse de sınıfsal kimlik itibariyle bir taraf üreten fellah diğer taraf tüketen betoncuydu. Topraktan üreten fellahtı (çiftçi). Toprağın üstünü çimento ve demirle örtenler betonculardı. Fellah sebze, meyve ve ağaçlarıyla övünür. Yemyeşil, bereket fışkıran tarlalarıyla gurur duyar. Betoncular beton evleri, gökdelenleri ve muhtaç oldukları madenlere ulaşmak için tıraş ettikleri, yok ettikleri yemyeşil dağların, ormanların geride bıraktıkları tablo ve tahrip ettikleri doğanın çirkin görüntüleriyle övünür. Fellah yetinir, ihtiyacı kadar alır. Betoncuların gözünü çimento, demir doyurmaz. Baktıkları her arsa, tarla, her kıyı şeridi, her albeni mekan beton projeleri ve elde edecekleri karlar için potansiyel yerlerdir.
Fellah sadece toprağı nasıl işleyeceğini bilen bir zanaatkâr (doğrusu ziraat-kâr olmalıydı. Ziraat eken, ekmek demektir) değildi. Tohum, toprak, iklim bilimine vakıftı. Toprağı ekenler medeniyetin ilk tohumunu da toprağın üstüne serpenlerdi. Fellah toprağa sevdalıdır. Hayatı, varlığı, baki ve daim olması için ona muhtaçtı. Toprak da fellaha sevdalıdır. Nasıl ki yerkürenin merkezindeki ateş (kor)kuru yerkabuğunu dölleyip can suyu olduysa ve onu verimli bir toprağa dönüştürdüyse, fellah da verimli toprağı tohumladı, tohumu korudu, toprağı besledi, tohum filizlendi ve türlü sebze-yumuşak ve sert kabuklu meyveler yetiştirdi. Sofralarımıza bereket oldu. Mutfak medeniyeti, yemek kültürü ve ürünlerden bir şaheser yemek sanatı, türlü içecekler ortaya çıkardı. Fellah olmayanlar ise, onun ürettiğine musallat olan tüketici, yıkıcı, talancı, harami, barbar ve zalimdi.
Zanaatkârlar (ziraat-karlar) ilk sanatkârlardı. Sınaat kökenlidir; inşa eden, yaratan, eser veren demektir. Topraktan elde edileni farklı ürünlere dönüştürendi. Bununla yetinmeyip toprak altındaki ve üstündeki madenleri de ağaçları da taşları da işleyen, hayatı güzelleştiren, kolaylaştıran sanat ve sanayici kelimelerinin de kökenidir. Zanaatkârlar, sanayiciler ve sanatçılar eserleriyle övünür, eserlerini sergilemekten mutluluk duyarlar, toprak, makine ve sahne oyunlarına aşk ve şevk ile bağlıdır. Öğretmendir bilgiye, emeğe, yaratıcılığa değer verir. Paylaşmaktan zevk alır. Ticareti sever.
Farklı coğrafyaları, toplumları keşfetmek, uzakta olanı taşımak, yabancı toplumlara kendi dili,........
© Aydınlık
