menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İLKER SÜMERKAN’IN ANISINA

22 9
previous day

1963 yılında İTÜ’nün Makina Fakültesi’ne girdim. Gümüşsuyu’ndaki İTÜ, Makina ve Elektrik Yüksek Mühendisleri yetiştiriyordu. Eğitim beş yıldı.

Yüzlerce öğrenci. Çoğu birbirini tanımıyor. Okulun öğrencilere sunduğu öğlen yemekleri ve yemekhanenin yanındaki kantin birbirimizi tanımak için fırsat oluyordu. İlker kardeşimle de bu kantin sohbetlerinde tanıştım. Baktım kafa olarak birbirimize yakınız. O yıllar Bilimsel Sosyalizm’in özellikle gençlik içinde hızla yayıldığı yıllar.

Taksim’den Gümüşsuyu’na inerken okulun yaklaşık 200 metre yukarısında bir Rus Lokantası var. Her gün önünden geçiyoruz. Çok güzel müzik sesleri ve süslemeler. Bir gün, tanıştığımız diğer üç dört arkadaşla, “Haydi buraya bir gidelim.” dedik. Tabii, ailemizin desteğiyle ve aldığımız küçük miktarda bursla geçiniyoruz. Lokantaya ödeyecek çok paramız yok. Yine de “Şurayı bir görelim.” dedik. Lokantanın sahibi Madam Judith. Ödemeyi zorla yaptık. Tamamını almıyor Madam Judith. Sonraki günlerde de gördük; lokanta sanki İTÜ öğrencilerine destek için açılmış. Sonraki günlerde ve yıllarda da sık sık gittik Rus Lokantası’na. Bizim ikinci sohbet yerimiz oldu burası. Madam Judith’i ve Rus yemeklerini unutmam mümkün değil.

O dönemde İstanbul’da en önemli düşünce, fikir ve tartışma merkezlerinden biri Sultanahmet’teki Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF)’ydu. Başında Veysi Sarısözen bulunuyordu. İlker ve diğer arkadaşlarla buraya abone olduk. Türkiye’nin sorunları, çözümler, sosyalizmin nasıl uygulanacağı vb. her toplantıda tartışıyoruz. FKF yöneticilerinin kafası, sosyalizmin sadece Sovyetler Birliği’nin desteği ve yardımlarıyla kurulabileceği zorunluluğuna kilitlenmiş. Biz ve katılanların önemli bölümü ise Türkiye’de sosyalizme Milli Demokratik Devrim’le ulaşacağımız tezini savunuyoruz. Sert tartışmalardan sonra Veysi Sarısözen’ler kaybetti. FKF de bir süre sonra Dev-Genç oldu.

1968’ler... İlker ve bizlerin Amerikan Emperyalizmi ve işbirlikçilerine karşı mücadele ruhumuzun zirve yaptığı yıllar. Bunun ilk adımını, İstanbul’dan Ankara’ya 15 gün süren “Özel okullar kapatılsın!” yürüyüşüyle attık. Üniversiteler devlet mülkiyetinden çıkartılıyor, özelleştiriliyor. Bunun durdurulmasını istiyoruz. Evet adım adım İstanbul’dan Ankara’ya. “Tamam kapatıyoruz.” dediler. Ama artarak sürdürüldü.

Döndük İstanbul’a, öğrencilerin üniversite işgalleri başladı (1968). Gümüşsuyu........

© Aydınlık