Yeni Amerikan resesyonu! Trump: Yumurta fiyatlarını yüzde 87 düşürdüm
“Bu rakamlar uykucu Biden’ın mirası, tarifelerimle ilgisi yok, henüz geçiş dönemi, düzelmesi biraz zaman alacak.” diyordu Trump geçen ay, ekonomik resesyonla ilgili tepkisinde. Ancak medya çalkalanıyordu ardı ardına gelen kötü haberlerle, Biden’cı CNN soruyordu: “ABD ekonomisi korkulandan daha hızlı daralıyor! Bu bir resesyon mu?”
Trump’ın daha ilk üç ayında Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) büyüme oranı korona döneminden bu yana 3 yıldır ilk kez sıfırın altına, yüzde eksi 0,3’e düşmüştü. Üstelik 2022’den beri yılda yüzde 3 artışla seyrederken, hatta 2024’ün son çeyreğinde daha yüzde 2,4 iken.
Biden’cı muhalefet (Demokratlar) hemen bastırdı: “Wall Street borsa çakılması, daralma ve Trump’ın gümrük tarifeleri yüzünden.” Tüketici harcamalarında büyüme yüzde 4’ten 1,8’e düşmüştü birden. Biden zamanında yüzde 4 artan hükümet harcamalarını Trump yüzde 5 daralttığı için dediler. Geçen yıl sonu yüzde 2,4 olan enflasyon Trump yüzünden yüzde 3’e çıkıverdi dediler.
Yaygın bir başka yorum da şu oldu: yıllık 1 trilyon 200 milyar doları bulan ABD dış ticaret açığını kapatmak amacıyla Trump’ın gümrük tarifelerini hızla arttıracağını bilen Amerikan ithalat tekelleri, o, Beyaz Saray’a taşınana kadar yüz milyarlarca dolarlık mal stok etmişlerdi ülkeye Çin, Meksika, Kanada ve Avrupa’dan. Para dışarı akmış, iç yatırımlar duraklamış ve üretim azalmıştı.
Ama neden buysa o zaman geçici, konjünkturel bir daralmadan söz etmek gerekirdi. Resmen resesyondan söz edebilmek için bir üç ay daha beklemek gerekiyordu ABD geleneğine göre. Üç ay daha üretim düşük olur, daralma sürer, tüketici harcamaları azalır, konut fiyatları ile borsada düşüşler sürer ve işsizlik artmaya başlarsa o zaman ABD resmen resesyona girmiş ve yeni bir ekonomik kriz başlamış olacaktı. Daha,15 trilyon dolar ek borçla çıkılmaya çalışılan 2008 krizinin izleri bile silinmeden.
Oysa Atlantik paktı açısından bakarsak, Ukrayna savaşından beri Batı ekonomisinde işlerin kötü gittiğini zaten çabucak göreceğiz. 2024’ün son çeyreği, Avrupa’nın motoru Almanya ve Fransa’da büyüme durmuş, Alman sanayisi, silah tekeli Rheinmetall hariç, ilk kez daralmaya başlamıştı. Bunu İrlanda, İtalya ve Avusturya izlediler. Portekiz ve Hollanda’da da büyüme sıfıra yaklaştı. AB’de büyüme 2024 sonu yüzde 0,1de kalıverdi.
Daralmanın, Ukrayna savaşından en büyük zararı gören Avrupa’da başlaması doğaldı, başka yapısal nedenleri de vardı, ve bunu şimdi Atlantik’in lideri ABD de izleyecekti anlaşılan. Önce Avrupa’da başlayan, şimdi de Okyanus’un öbür tarafına bulaşan bu küresel gelişmenin nedeni Trump’ın sadece üç aylık iktidarı olamazdı. Gümrük tarifeleri daha yeniydi ve başka yapısal nedenleri vardı.
80’lerde hala bir Üçüncü Dünya ülkesi sayılan Çin; 90’lardan itibaren yıllık ortalama yüzde 9’u bulan muzicevi gelişme hızlarıyla, özellikle 2008 küresel krizi sonrası dev adımlarla büyüyerek 2024’te yaklaşık yılda 18 trilyon dolarlık milli gelire ulaştı. 1990’da sadece 62 milyar dolar olan ihracatı, 2024 yılında 3,5 trilyon dolara yaklaşarak rekor kırdı. İthalatı ise 1990’da 53 milyar dolardan geçen yıl 2,5 trilyon dolara ulaştı. İlk başlarda ithalatında teknoloji ürünleri başı çekse de, son yıllarda bu yüzde 40’ın altına düşerken enerji ve hammade alımı ön plana geçti. Artık ihracatının da yarısından fazlası en yüksek teknoloji ürünleri.
2008 küresel krizi sonrası Çin dış yatırımlar alanında da devasa atılımlar yaptı, Yatırımları 1990’da 1 milyar avrodan tırmanarak 2020’de 1 trilyon 700 milyar avroyu buldu. Bu yatırımların bir bölümü ‘Kuşak ve Yol Girişimi’ çerçevesinde. Dış yatırımlar stratejik karakter taşıyor ve enerji, metal ve ulaşım sektörlerinde yoğunlaşıyor. Asya’daki enerji alanları ve ABD’deki ulaşım sektörü başta olmak üzere, Güney Amerika’daki metal sektörü ve Afrika’daki enerji yatırımları önemli yer tutuyor.
Son bir kaç yıldır Çin, dünya çapında pek çok alanda lider konumuna gelmiş durumda. Büyük veri, yapay zeka, finans teknolojileri, 5G, elektrikli araçlar, robotlar ve insansız hava araçları gibi birçok öncü teknoloji alanında öncelikli yatırımlar yapıyor. Teknolojik inovasyon ve patent sayısında dünyada artık başı çekerken, gezegenin teknoloji merkezi ve fabrikası haline dönüşmüş durumda.
Bütün bu gelişmeler dünya piyasasında durumu kökünden değiştirdi. 30 yıl önce Çin de dahil olmak üzere neredeyse tüm dünya Atlantik paktının pazarı ve enerji deposu iken, ve dünya pazar rekabeti sadece gelişmiş batılı ülkeler arasında yaşanırken, şimdi yeni bir dünya ortaya çıktı: Batı karşısında pazarlara sahip yeni bir güç, yani Çin!
Çin dünya pazarlarında adım........
© Aydınlık
