Özgür düşüncenin kaynağı
Avrupalı kahvenin ne olduğunu bizden öğrendi! Türklerin getirip Viyana'nın kapısına çuvallar dolusu bıraktığı kahveyi bir süre sonra güzel kahvehanelerde, daha doğrusu kıraathanelerde, içmeye başladı. Şık masalarda oturanlar bir yandan pastalarını yediler, kahvelerini yudumladılar, bir yandan da gazete, dergi ve kitaplarını okudular, politikadan, günlük yaşamdan ve edebiyattan söz ettiler. Bu yüzyıllar boyu böyle sürdü gitti. Eski monarşinin merkezleri Budapeşte, Prag ve Viyana'da kıraathaneler hep yaşadı, hep ayakta kaldı. Keyfine düşkün insanlar, yazarlar, sanatçılar, işadamları sabah kahvaltılarını, öğle yemeklerini, piyano müziği eşliğinde akşamüstü çaylarını burada aldılar. Yüksek tavanlı geniş salonların rahat koltuklarına kurulup iş görüşmeleri yaptılar, kitap okudular, mektup yazdılar. Yan salonlarda bilardo oynadılar.
Budapeşte'de Gerbaud, Café Centrale, Párisi Passage Café, Café New York, Viyana'da Café Mozart, Dehmel, Café Landtmann, Schwarzenberg, Central ne ise, Prag'da da Arco, Louvre, Slavia odur. Prag'a yaptığınız bir gezintide komünizmden kurtulduktan sonra yeniden açılan kıraathanelerin düşünce ve edebiyat dünyasını ne kadar etkilemiş olduğunu hissedersiniz. Arco'nun melankolik loşluğunda hâlâ 1910'lu, 1920'li yılları yaşarsınız. Gözleriniz Franz........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein
Beth Kuhel