menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

YEREL VE KÜRESEL BİR SORUN: RÜŞVET

13 7
27.09.2025

Rüşvet; para, mal, fiili hak, mülk, imtiyaz, maaş, değerli eşya veya herhangi bir nesne karşılığında bir kişinin davranışını, kararını ya da görevini etkilemek amacıyla yapılan yasadışı olan ve etik olmayan bir suç faaliyetidir.

Rüşvet denilen şey birinin menfaat teklif ettiği, diğerinin ise bu menfaati kabul ettiği iki yönlü bir eylemdir.

Rüşvet denince genelde insanların aklına ilk gelen, tıpkı Amerikan filmlerinde gösterildiği gibi çuval çuval taşınan ya da “Bond” çantalarla dağıtılan Benjamin Yeşili de denilen nakit paradan ibaret değildir.

Güven ihlali niteliğinde olan her şey rüşvettir. Aynı zamanda reddedilemeyecek ölçekte bir avantajın teklif edilmesi, bir menfaatin vaat edilmesi, bunların verilmesi, kabul edilmesi veya talep edilmesi de rüşvettir.

Teşvikler, primler, normalde çıkmayacak kredilerin çıkarılması, hak edilmeden verilen yüksek maaşlar, yeteneksiz, beceriksiz ve gereksiz kişilerin ödüllendirilmesi, özel vergi muafiyetleri ve tanınan istisnalar, karşılıksız bedava hizmetler, bağış adı altında toplanan paralar ve yapılan iyilikler… Bunların hepsi birer rüşvet unsuru olabilir.

Hatta pahalı hediyeler, ücretsiz tatiller, lüks otellerde konaklama, özel sözleşme ayrıcalıkları… Hepsi rüşvet kavramına girer.

İşin özü, rüşvet sadece parayla değil, çıkar sağlayan her türlü jestle yapılabilen çift taraflı bir eylemdir.

Yolsuzluğun bir çeşidi olan, hayatın her alanında olması nedeniyle tüm iktisadi faaliyetleri kapsayan rüşvet, toplumun bütün kesimlerinde kimi zaman küçük menfaatler, kimi zaman ise büyük çıkar ilişkileri üzerinden ortaya çıkar. Ancak hangi düzeyde olursa olsun, yalnızca bireysel ahlâkı değil; sosyal düzeni ve toplumsal uyumu da bozar, adaleti zedeler ve kamu işleyişini tahrip ederek korkunç boyutlarda yozlaşma unsurlarından biri hâline gelir.

Veren ve alan açısından hukuken cezai yaptırımlara tabi olan rüşvet, ahlaken meşru görülmeyen, dini bakımdan ise kesin şekilde yasaklanmış bir fiildir. İslam ahlak ve hukuk anlayışında rüşvet kesin olarak haram kılınmıştır.

Son nebi, son resul, ahir zaman Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.), rüşvet alanı da vereni de “melun” yani Allah’ın rahmetinden uzak, lanetlenmiş kimseler olarak nitelendirmiştir. Peygamberimizin (s.a.v.) bu sözü, rüşvetin yalnızca bireylerarası bir çıkar ilişkisi olmadığını göstermekle kalmamakta, aynı zamanda insanlara nefsi ve uhrevi sorumluluğunu hatırlatmakta, toplumsal adaleti, ahlaki disiplini ve hukuki güveni korumakta, adaletin tecellisini engelleyen ağır bir kötülük olduğunu da açıkça ortaya koymaktadır.

Evet, rüşvet, toplumsal adaletin, hukukun ve güvenin en büyük düşmanlarından biridir. Toplum için yıkıcı sonuçları olan ahlaksız bir alavere düzenidir. Rüşvet alan kişi, görevini kötüye kullanarak haksız kazanç elde ettiği için kul hakkını ihlal eder. Rüşvet veren ise, hak etmediği bir menfaati gayrimeşru yollarla elde etmeye çalıştığı için adalet mekanizmasını bozar, başkalarının hakkına tecavüz eder. Böylece her iki taraf da hem bireysel sorumluluk hem de toplumsal düzen bağlamında suç işlemiş olur. Dolayısıyla rüşvet; toplum vicdanında kınanan, hukuk düzeninde cezalandırılan, dini bakımdan ise haram kabul edilen bir eylemdir.

Aldıkları rüşvetin........

© Antalya Son Haber