menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DEĞİŞEN DEVLET ve CHP

12 0
17.09.2025

Lisanımızda iki kavram vardır ki, söylem olarak pozitif çağrışım yapmakla birlikte, içerik olarak son derece kaypak ve esnektir. Bunlardan birisi “çağdaşlık”, diğeri de “değişim” kavramlarıdır. Ne demek çağdaş? Aynı zaman diliminde yaşayan ve o zaman diliminin emrettiği “şeyleri” benimseyen insan topluluklarına yahut bireylere, “çağdaş toplumlar” ya da “çağdaş birey” diyoruz. Ve fakat bu tanıma göre büyük filozofların, büyün fikir adamlarının pek çoğu “çağ dışı” ve dolayısıyla “gerici” oluyorlar, çünkü bu büyük adamların neredeyse hepsi yaşadıkları çağdan, yaşadıkları çağın realitesinden hazzetmiyorlar, nefret ediyorlar ve hatta tiksiniyorlar. Örneğin Balzac ve Sthendal. Cumhuriyetçi değil kralcı idiler ve bu tanıma göre kesinlikle gericidirler!. Örneğin Dostoyevski, yaşadığı çağdan nefret ediyordu ve hiç kuşkusuz gericidir!

“Değişim” kavramı da sıkıntılıdır. Zannedilir ki dönüşerek ortaya çıkan her “yeni şey” bir gelişim emaresidir ve insanlık için ileri bir aşamadır. Nitekim diyalektik yasalarına göre insanlık tarihi, sürekli değişerek gelişim göstermiş bir yolculuktur ve her değişim ileri bir aşamaya işaret eder. Peki ama, eğer böyle ise, yaşadığımız bu çağa niçin “yeni orta çağ”, ya da “neo feodalizm” gibi isimler takılıyor, benzetmeler yapılıyor? Mesela içinde yaşadığımız 21. yüzyıl, 19. yüzyıla göre daha mı “ileri” bir aşamadır? Örneğin 1800’lerin dünyasında, bu gün Gazze’de yaşanan........

© Antalya Son Haber