The Stringer ve Türkiye basın fotoğrafçılığının görünmeyen hikayeleri
Türkiye’de basın fotoğrafçılığı tarihini anılarla taşıyan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim. The Stringer yalnızca bir film değil, bizim mesleğin karanlık köşelerini, kimsenin dillendirmeye cesaret edemediği hikayeleri açığa çıkaran bir ayna. Filmde anlatılan, aynı gazetede çalışan iki foto muhabirinin başına gelebilecek türden bir olaydır ve aslında Türkiye’de de yıllardır sessizce konuşulan, ama hiçbir zaman tam anlamıyla kayıt altına alınmayan onlarca hikayeyi hatırlatır.
Dijital çağ gelmeden önce, yani filmlerin şehir dışı bürolardan İstanbul’a, Ankara’ya gönderildiği dönemlerde, hangi fotoğrafın gerçekten kime ait olduğu zaman zaman bilinmezdi. Film yolda kaybolur, karışır, zarflar yanlış kişiye yazılır, bazen de iyi niyetli bir yardım profesyonel bir haksızlığa dönüşürdü. Aynı kare iki ayrı foto muhabirine mal edilebilir, üstelik ikisi de bunun bir hata olduğunu ancak çok sonra öğrenirdi. Bu hatalar çoğu zaman sistemin hız baskısından ve büronun karmaşasından kaynaklanırdı ama sonuç değişmezdi. Birinin emeği başka birinin imzasıyla tarihe geçerdi.
Bu durum dijital çağda da tamamen ortadan kalkmadı. Bugün hafıza kartlarının paylaşılması, bir çatışma alanında aynı noktadan geçen foto muhabirlerinin benzer kareleri çekmesi, hatta bir fotoğrafın EXIF bilgileriyle oynamaya kadar varabilen gri........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein