Dinlenmenin bedeli, borçla gelen huzur mu?
Takvimler Haziran’a yanaştıkça, “Bu yaz bir tatili hak ettim” cümlesi neredeyse hepimizin dilinde. Peki, bu hak ettiğimiz tatil cebimize ne kadar uygun? Tatilin bedeli, sadece huzur mu yoksa faizle birlikte ay ay ödenecek bir yük mü getirecek bize?
Bankalar, bu dönemde mevsimsel ürün portföyünü güncelliyor, tatil kredisi başlıklarıyla reklam bombardımanına başlıyor. “Tatilinizi ertelemeyin”, “Hayalinizdeki kaçamak şimdi mümkün”, “Düşük faizli tatil kredisi fırsatları” gibi sloganlarla bizi cezbetmeye çalışıyorlar. Ancak bu cazip tekliflerin arkasında çoğu zaman dikkatle okunması gereken bir gerçek yatıyor: Tatil kredisi, kısa süreli bir mutluluğun uzun vadeli borç hâline dönüşmesi riski.
Hiç düşündünüz mü? Bir haftalık Ege tatili için alınan 50 bin liralık bir krediyi, bir yıl boyunca her ay 5 bin lira taksitle ödemek ne kadar mantıklı? Tatile çıkarken ruhumuz dinleniyor ama dönüşte cebimizden çıkanlar yüzünden stres katsayımız artabiliyor. Elbette herkesin finansal durumu farklı. Kimileri için bu krediler, planlı bir bütçeyle ödenebilir bir imkân. Ancak önemli olan şu. Tatile giderken borçlanmanın, gerçek bir ihtiyaç mı yoksa anlık bir arzu mu olduğunu dürüstçe kendimize sormak lazım. Alternatifler de yok değil. Ucuz uçuşlar, erken rezervasyon fırsatları, yerel destinasyonlar ya da günübirlik kaçamaklar... Ama unutmayın, tatil bir ihtiyaç olabilir, evet. Ama borçla alınan her ihtiyaç gerçekten karşılanmış sayılır mı? Paranın peşinden değil, huzurun izinden gitmek........
© Analiz
