menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye kendi ayağına sıkıyor

20 0
21.11.2025

Makalemde süreci nasıl yönettiğimizi sorgulamak istiyorum. Önce dört esnaf göz altına alındı. Gözaltı işlemi yapılır yapılmaz isimleri, dükkanlarının adresleri, sicilleri, geçmişleri internete, haber sitelerine, televizyonlara ve haber programlarına düştü. Resmen, alenen linç edildiler, yargısız infaza uğradılar.

Esnaflardan biri günde 1500-2000 kişiye midye satan bir midyeciydi. Böcek ailesinin dört ferdi dışında hiçbir müşterisi rahatsızlanmamış, şikayetçi olmamış. Yani rahatsızlığın midyeden olma ihtimali yüzde birin bile altında. Midyecinin on küsur yıl önce suç işlediği ortaya döküldü, ‘’zaten yaramazın tekiymiş’’ yorumları yapıldı. Gariban suç işlemiş, yargılanmış, cezasını çekmiş. Tahliye olunca midye tezgahı uydurmuş, ekmeğini taştan çıkarıyor. Bu adam torbacılık yaparken, tetik çekerken, yankesicilik, hırsızlık yaparken yakalanmadı. İşporta tezgahında dört evladının ve eşinin ekmeğini kazanmaya çalışken, midye sattığı dört müşterisi bilinmeyen bir nedenle rahatsızlanıp vefat ettikleri için göz altına alındı.

Esnaflardan biri günde bin civarında müşteriye fiş kesen bir kafenin sahibi. Anne baba iki çay, çocuklar birer meşrubat içmişler. Aile bireylerinin dördününde zehirlenmesi kafe sahibinin masum olduğunun karinesi. Kaldı ki müşteriler meşrubattan zehirlenseler, kafe sahibi mi suçlu olur meşrubat fabrikasının yetkilileri mi? Kafe sahibini infaz eden medyamız, Türkiye’nin en çok satan meşrubat markasının ismini vermedi. Doğru olanda vermemesiydi. Ama marka ismini geçirmezken o içeceği satan esnafın, bangır bangır suçlanması çifte standart değil mi?

Bir diğer esnaf kuruyemişçi.........

© Analiz