Dijital empati: Makineler duyguyu anlayabilir mi?
Yapay zekânın düşünemediğini, vicdanı olmadığını tartıştık. Peki ya empati?
İnsanı insan yapan en derin becerilerden biri olan bu kavram, makinelerin dünyasında nereye oturur? Empatinin Kodu Var mı?
Empati, yalnızca karşımızdakinin ne hissettiğini anlamak değil; o hissi bir anlığına kalbimizde hissetmek demektir. Bir annenin çocuğunun korkusunu, bir doktorun hastasının acısını, bir öğretmenin öğrencisinin endişesini sezebilmesi… Bu, hesaplanabilir bir süreç değildir; sezgi, hafıza, deneyim ve değerlerle harmanlanmış bir içsel yetidir.
Oysa yapay zekâ, duyguyu tanır ama hissetmez.
Göz hareketlerinden, ses tonundan, yüz kaslarından ya da yazı dilinden duyguları analiz eder. Örneğin bir sistem, sesinizdeki titremeyi “üzüntü” olarak etiketleyebilir; mesajlarınızda kullandığınız kelimeleri analiz edip “moralin düşük” sonucuna varabilir.
Ama bu yalnızca bir tanıma eylemidir, bir duyumsama hali değildir.
Yine de teknolojinin geldiği nokta, insanla makine arasındaki sınırları giderek bulanıklaştırıyor. Bir chatbot, “seni anlıyorum” dediğinde birçok insan duygusal olarak teselli bulabiliyor. Çünkü beynimiz, karşımızdaki varlığın insan mı yoksa makine mi olduğunu bilse bile, “anlaşılma” hissine tepki veriyor. Bu, “dijital empati” olarak adlandırılan yeni bir olguyu doğuruyor. Fakat bu empati sahici değil, simüle edilmiş bir empati.
Makine, duyguyu yansıtır ama yaşamaz.
Empati taklidi, duygusal........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d