Rusya-İran: Stratejik ortaklık test mi ediliyor?
İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vişne Korkmaz, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi görüşmesini ve Rusya'nın ABD-İran gerilimdeki pozisyonunu AA Analiz için kaleme aldı.
***
İsrail'in İran'a doğrudan saldırıları başladığından beri Rusya'nın olaylara tepkisi merak ediliyor. Moskova'nın çatışmaların ilk aşamasına verdiği tepki düşük profilli olarak addedildi. Moskova’nın başlarda sessizlik olarak yorumlanan tutumunun ana sebeplerinden birinin Rusya'nın Ukrayna harbini sürdürme zorunluluğu olduğu söyleniyor. Moskova'nın Avrupa güvenlik mimarisine baskı yaparak Ukrayna'daki kazançlarını garantilemek ve artırmak istediği bir gerçek. Dünyanın tüm dikkatinin Orta Doğu'ya döndüğü günlerde Rusya'nın, Ukrayna sathında saldırılarını artırdığını biliyoruz.
13 Haziran saldırılarından sonra Kremlin'in bir önceliğinin de ABD'nin İran-İsrail çatışmalarına doğrudan girmesini önlemek olduğu iddia edilmişti. Kremlin'den yapılan açıklamalara göre ABD, İran'a yönelik saldırısından önce Moskova'yı bilgilendirmedi. Dolayısıyla eğer Moskova, ABD ve İran arasında bir arabulucu olmayı arzu etmişse ve İran-İsrail çatışmasını bu arabuluculuk üstünden sınırlandırmak gibi bir niyeti varsa, bu konuda çok başarılı olamadı. Washington, İran'ın üç nükleer tesisine yönelik saldırı başlattığı andan itibaren, Moskova'nın olayların gidişatı konusunda tepkisinin ne olacağı daha çok merak edilmeye başlandı. Konuyla ilgilenenlerin Moskova'nın tepkisini görme konusundaki ısrarı iki başkent arasındaki stratejik yakınlığın derecesini ölçme isteği kadar, Rusya'nın savunduğu çok kutupluluk stratejisinin sınırlarını görme isteğinden de kaynaklanıyor.
Öncelikle Moskova ve Tahran çok yakın stratejik ilişkilere sahip, hatta bu ilişkiler Batılı aktörler tarafından bir eksen stratejisi içerisinde değerlendiriliyor. Rusya, Orta Doğu nükleer enerji ve savunma sanayi pazarına bir teknoloji sağlayıcısı olarak girerek Batı'nın bölgede bu alanda sahip olduğu tekeli kırmak istedi ve İran ile yakın ilişkiler geliştirmeyi hedefledi. İran'ın Batı menşeli yaptırımlarla karşı karşıya kalması iki aktör arasındaki ilişkileri doğal olarak geliştirdi ve bu durum Rusya'yı İran için bir askeri-sivil teknoloji sağlayıcısı haline dönüştürdü.
Ayrıca Rusya ve İran'ın; Batı'nın ve ABD'nin Orta Doğu ve Kafkasya'daki varlığının dengelenmesi ile ilgili ortak bir çıkarı söz konusuydu. Bu dengeleme dürtüsü iki aktörü Suriye gibi alanlarda koordineli hareket etmeye teşvik etti. Bu durum ayrıca, Rusya'nın İran üzerinden geçmesi planlanan kuzey-güney bağlantısına (Rusya-İran-Körfez bağlantısı) yatırım yapmasını sağladı. İran'ın stratejik derinliğinin milisleri üzerinden Orta Doğu'da güçlü olduğu dönemde Tahran ile ilişkilerin Rusya için bir avantaj olarak görüldüğü de muhakkak. Bu çerçevede, gelişen ilişkiler İran'ı Moskova için sadece Orta Doğu'da bir atlama tahtası haline getirmiyor. Moskova aynı zamanda bu ilişkileri kullanarak Türkiye, İsrail, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerine kendileriyle dostluğun bölge dengeleri........
© Anadolu Ajansı Analiz
