Irak Haşdi Şabi'yi lağvedebilir mi?
Anadolu Ajansı Dış Haberler Muhabiri Mehmet Alaca, Irak’ta faaliyet gösteren Şii milis güç Haşdi Şabi’yi Suriye devriminden sonra nasıl bir geleceğin beklediğini AA Analiz için kaleme aldı.
***
Suriye’de Baas rejiminin son temsilcisi Beşşar Esed yönetiminin çökmesi üzerine, bölge ülkeleri ve uluslararası güçlerin menfaatlerinin çatışacağı yeni dinamiğe kapı aralanırken, İran’ın vekil güçlere dayanan bölgesel hegemonyasına sert bir darbe daha indirildi. İsrail’in Gazze’ye ve ardından Lübnan’a saldırılarının çatlattığı fay hatları, İran ve vekil güçlerini sarsmaya başlamıştı. Hamas ve Hizbullah’ın etkisinin azaldığı bu tabloda Suriye’nin Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki Sünni güçlerin eline geçmesiyle Suriye sahasında varlık gösteren aralarında Iraklı milislerin de olduğu İran kontrolündeki Şii güçlerin hareket alanı sınırlandı.
Bu süreç kolları kopan ahtapot gibi görünen İran’ın, savunma doktrininin temeli olan Direniş Ekseni’nin ana unsurlarından Irak’taki Şii milis güçlerin çatı yapılanması Haşdi Şabi’nin lağvedilmesi tartışmalarını da alevlendirdi. Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin danışmanlarından İbrahim Sumaidaie’nin silahlı grupların dağıtılmaması halinde -adını vermeden- Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) bunu dayatacağı ve güç kullanacağı yönündeki açıklaması siyasetin ve milislerin gündemine oturdu. ABD ile İsrail’in, İran’ın vekil ağını tamamen etkisizleştirme hedefinin Irak’ı da istikrarsızlaştırabilme ihtimali Haşdi Şabi’nin geleceğine dair karmaşaya neden oldu. Ancak siyasette karar verici aktöre dönüşmüş, askeri açıdan ordudan daha güçlü seviyeye erişmiş ve yasal zemini bulunan bir yapıya yönelik baskının sonuç alması kolay görünmüyor.
Lağvedilmesi yönündeki baskı ve tartışmalar yeni olmayan Haşdi Şabi, DEAŞ’ın 2014’te Musul’a yürümesinin ardından ülkenin en büyük Şii dini otoritesi Ayetullah Ali Sistani’nin cihat fetvası üzerine bir araya gelen çoğunluğu Şii gruplardan oluşan milis güçtür.
2016’da parlamento kararıyla güvenlik mekanizması bünyesinde yasal zemin kazandırılan örgütün, zaman içerisinde Sistani ve Şii lider Mukteda es-Sadr’a yakın milis grupların çekilmesiyle İran yanlısı güçlerin hegemonyasına girmesi, örgüte dair yerel, bölgesel ve küresel tartışmaların temel nedenidir. Bugün yaklaşık 240 bin milisi bulunan örgüt, ülke bütçesinden yıllık 2,9 milyar dolar fon almanın yanında Tahran’dan da eğitim ve teçhizat desteği alıyor.
DEAŞ'ın yenilmesinin ardından zaman içerisinde homojen bir yapıya dönüşen Haşdi Şabi artık bir milis grubundan çok daha büyük. 2021’deki Irak seçimlerinin ardından seçimlere katılan milis grupların siyasi uzantıları devletin yürütücü gücü ve siyasetin belirleyicisi haline geldi. Irak'ın mevcut Başbakanı Sudani’yi de bu milis güçler seçti. Söz konusu karar verici güç güvenlik mekanizmasının yasal parçası olması yanı sıra örgütün lağvedilmesinin önündeki en büyük engel. Bu noktada, ABD ve İsrail’in İran ve vekillerine yönelik baskı stratejisinin örgütün devlet kontrolü altına girmesi ve İran’ın kontrolünden çıkarılmasından ziyade lağvına odaklanması halinde Irak’ın öngörülemeyen bir kaosa sürüklenmesi an meselesi.
ABD’nin 2003’teki Irak işgalinden bu yana İran’ın bölgedeki tesir alanı istikrarlı biçimde artarken, Esed’ın çöküşü ve vekil güçlerin amiral gemisi Hizbullah’ın kontrolünün azalmasıyla bölgedeki İran-Irak-Suriye-Lübnan kara bağlantısı koptu. 2012’den bu yana İran adına Suriye’de faaliyet gösteren Iraklı milis grupları var. 27 Kasım'da muhalif grupların Şam’a yürümeye başlamasının ardından sert açıklamalar yapan ve savaşmak üzere Suriye'ye gideceklerini belirten Iraklı Şii milisler, 8 Aralık'ta rejimin devrilmesiyle söylem değiştirdi.
Milislerin ve Bağdat hükümetinin “Suriye halkının isteklerine saygı duyulması” yönünde........
© Anadolu Ajansı Analiz
