menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Nadir toprak elementleri klasik enerji jeopolitiğini nasıl dönüştürüyor?

10 0
29.04.2025

Mardin Artuklu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Necmettin Acar, nadir toprak elementlerinin klasik enerji jeopolitiğini ve devletlerin politikalarını nasıl şekillendirdiğini AA Analiz için kaleme aldı.

***

Enerji kaynaklarının uluslararası siyasette belirleyici unsur olduğu, çağdaş jeopolitik literatüründe genel kabul gören bir yaklaşımdır. Enerji, Sanayi Devrimi'yle ekonomik üretimin ve askeri kapasitenin temel girdisi haline geldi. Kömür ve petrol, sanayi toplumlarının vazgeçilmez kaynakları oldu. Bu dönemde Rockefellerın kurduğu Standard Oil, İngiliz Royal Dutch Shell, British Petroleum (BP) ve Fransız Total gibi şirketler yalnızca ekonomik yapılar değil, aynı zamanda devletlerarası ilişkileri etkileyen siyasi güç merkezleri olarak ortaya çıktı. Ulusötesi karakter kazanan bu şirketler, klasik devlet merkezli uluslararası ilişkiler anlayışını zorladı. Bu şirketler, devletlerin dış politikaları üzerinde bir hegemonya tesis ederek savaş ve barış kararlarında hatta devletlerin ulusal sınırlarının çizilmesinde doğrudan etkili olmaya başladı.

21. yüzyılda ise petrol ve doğal gaz önemini korurken, nadir toprak elementleri (NTE) yeni stratejik enerji kaynağı olarak öne çıkmaya başladı. Yüksek teknoloji, yenilenebilir enerji ve savunma sanayisi için kritik olan NTE'ler, küresel güç dengelerinin ve siyasi-askeri ittifakların yeniden şekillenmesine yol açıyor. Nadir toprak elementleri özellikle Donald Trump'ın ikinci ABD Başkanlığı dönemiyle belirginleşen bir şekilde, devletlerin dış politika karar süreçlerine etki ediyor. NTE'lerin stratejik öneminin artmasına yol açan Endüstri 4.0 devrimiyle küresel enerji jeopolitiğinde köklü dönüşüm yaşanıyor. Bu gelişme, devletlerin dış politika karar süreçlerini ve küresel siyaseti yeniden şekillendiriyor. Bu süreç, NTE rezervlerine sahip olan devletlerle bu rezervleri çıktıya dönüştürme kapasitesine sahip şirketleri yeni birer aktör olarak ön plana çıkarıyor.

Küresel ölçekte hidrokarbon kaynaklarının stratejik değerinin kademeli olarak azalması ve buna paralel olarak NTE'lerin jeoekonomik ve jeopolitik öneminin artması, uluslararası sistemde köklü dönüşüm sürecini tetikliyor. Fosil yakıtların, özellikle de petrol ve doğal gazın, 20. yüzyıl boyunca ekonomik kalkınmanın, askeri gücün ve siyasi nüfuzun temel araçları olması, enerji jeopolitiğini büyük ölçüde hidrokarbon temelli dinamik üzerine inşa etmişti ancak enerji dönüşümü süreçlerinin hızlanması, yenilenebilir enerji teknolojilerinin yaygınlaşması ve sıfır karbon hedeflerinin benimsenmesiyle hidrokarbon kaynaklarının eski stratejik ağırlığı zayıflamaya başladı. Tüm bunlara ilaveten enerji rezervlerine sahip Rusya ve Körfez ülkeleri gibi aktörlerin hidrokarbon rezervlerini politik amaçlar elde etmek için bir silah olarak kullanma eğilimi, alternatif arayışları güçlendirdi.

Bu bağlamda yüksek teknoloji üretimi,........

© Anadolu Ajansı Analiz