menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aydınlatmanın yeşil geleceği: Güneş enerjili aydınlatma ve akıllı aydınlatma sistemleri

18 0
08.07.2025

İstanbul Ticaret Üniversitesi Sanayi Politikaları ve Teknoloji Yönetimi Bölümü doktora adayı Bülend Atalar, güneş enerjili aydınlatma ve akıllı aydınlatma sistemlerinin önemini ve çalışma prensiplerini AA Analiz için kaleme aldı.

***

İnsanlık, ateşi keşfettiği günden bu yana geceyi gündüze çevirme arayışında olmuştur. Bu süreç boyunca insanoğlu mumlar, gaz lambaları, elektrik ampulleri gibi birçok buluşa imza atmıştır. Bu buluşların her biri, insanlığın yaşam kalitesini artıran ve çalışma saatlerini uzatan devrimsel adımlardır. Ancak 21. yüzyıl, enerji kaynaklarının sınırlılığı ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkileriyle yüzleştiğimiz bir dönem. Bu bağlamda, aydınlatmanın geleceği, sadece ışık sağlamaktan öte, gezegenimizin sürdürülebilirliğine katkıda bulunan çözümlerle şekillenmek zorunda. Bu noktada, solar aydınlatma sistemleri, yalnızca bir trend değil, aydınlatmanın kaçınılmaz ve yeşil geleceği olarak önümüzde duruyor.

Elektrik fiyatlarının yükselmesi, iklim krizinin etkilerinin belirginleşmesi ve şehirlerin hızla büyümesiyle birlikte, aydınlatma teknolojileri de köklü bir dönüşüm sürecine girdi. Bu dönüşümün başrolünde ise iki güçlü kavram olan solar enerji ve akıllı aydınlatma var.

Bir zamanlar sokak lambası demek, sadece bir ampul ve elektrik kablosu demekti. Şimdi ise o lambalar kendi enerjisini üretiyor, ne zaman yanacağını kendi karar veriyor, hatta bazıları kendi arızasını bile merkeze bildiriyor. Bu yeni nesil sistemlerin merkezinde doğayla uyumlu, teknolojik ve tasarruflu bir yaklaşım yer alıyor: Solar (güneş enerjili) ve akıllı aydınlatma sistemleri.

Güneşten gelen enerji, fotovoltaik paneller aracılığıyla elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Bu enerji, sistemdeki bataryalarda depolanıyor ve ihtiyaç duyulan anda genellikle gün batımıyla birlikte LED ışık kaynaklarını besliyor. İşin güzel yanı ise şu: Tüm bu döngü hiçbir insan müdahalesine gerek olmadan gerçekleşiyor.

Solar sistemlerin en önemli avantajı, şebekeye ihtiyaç duymamalarıdır. Dağ yolları, kırsal alanlar, yaylalar, parklar gibi elektrik hattı çekmenin zor veya imkansız olduğu bölgelerde sadece birkaç vida ve birkaç dakika içinde kurulum yapılıp sistem çalıştırılabiliyor.

Üstelik elektrik bağlantısı gerektirmediği için ne kazı çalışması ne de kablolama masrafı var. Bu da solar sistemleri hem çevreci hem de ekonomik bir tercih haline getiriyor.

Solar sistemlerin çevresel etkileri oldukça çarpıcı. Fosil yakıtla çalışan elektrik santrallerinin aksine, bu sistemler çalışırken sıfır karbon salımı yapıyor. Yani hem küresel ısınmaya sebep olmuyor hem de hava kalitesini bozmuyor.

Ayrıca elektrik hatlarının çekilmesi için yapılan doğa tahribatına da engel oluyor. Solar........

© Anadolu Ajansı Analiz