Orucun Toplumsal Vicdan Dokunuşu
Hiç düşündünüz mü, tok bir insanın aç birinin halinden gerçekten anlayabilmesi mümkün müdür?
Ramazan ayı, sadece nefsi terbiye etmenin ötesinde, toplumsal bir bilinçlenme ve empati köprüsü kurmanın en etkili yoludur. Günün büyük bölümünü aç geçiren bir insan, akşam sofrasına oturduğunda yalnızca kendi açlığını değil, her gün bu açlığı yaşayan milyonların dramını da idrak eder.
Düşünün ki her sabah favori kahvenizi yudumlayarak güne başlıyorsunuz. Peki ya hiç, o kahvenin bedeliyle bir ailenin temel gıda ihtiyacının karşılanabileceğini hesapladınız mı?
İşte oruç, bize bu muhasebeyi yapma fırsatı sunar. Lüks restoranların önünden geçerken, vitrinlerdeki yemeklere bakarken, market alışverişinde... Her an bizi düşünmeye ve sorgulamaya iter.
Günümüz dünyasında sosyal medyada paylaşılan iftar sofrası fotoğrafları, özünde bir ibadetin gösterişe dönüşmesi tehlikesini barındırır. Oysa asıl olan, o sofrayı paylaşmaktır. Komşunuz açken tok yatmanın vicdani muhasebesini yapmaktır.
Nefsi terbiye, yalnızca mideden geçmez. Gözün, dilin, kalbin ve zihnin de orucu vardır. Dedikodu yapmaktan kaçınmak, başkalarının........
© Akasyam
