menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Laik Ortam Ve Müslümanlar

10 0
25.08.2025

İnsanoğlu için her şey istek, heves ve iştiyaka bağlıdır. İstek, heves ve iştiyak sahibi olmayan bir insana olumlu veya olumsuz manada bir işi yaptıramazsınız, bir sözü söyletemez, bir yanlışı kabul ettiremezsiniz.

O halde ister işlenen haramlarda, ister ifa edilen ibadetlerde insanın istek, heves ve iştiyakı mutlaka vardır ve etkendir. İç ve dış etkenlerden kaynaklanan istek, heves ve iştiyak olmasaydı cennet de cehennem de hak edilmiş olmayacaktı.

İstek, heves ve iştiyakı sevk ve idare eden en önemli iç etken kuşkusuz imandır. İman varsa imkân da vardır. İman yoksa hiçbir imkân bir işe yaramayacaktır.

İnsanda oluşan istek, heves ve iştiyak bazen de dış etkenlerden kaynaklanmaktadır. Bu dış etkenler, imtihan için var edilen insanoğlu kendi elleriyle düzenlediğine rastlıyoruz. Yoksa başkalaşım geçirerek sahip olduğu her şeyini kaybedebilirdi.

İnsanoğlu su misali, özünü kaybetmeden girdiği kabın şeklini alabilen bir varlıktır. İmtihan için var edilen insanoğlu nelere takıldığını, nerelerde tutulduğunu, hangi ortamlara zorunlu olarak sevk ve idare edildiğini çok iyi bilmelidir. Yoksa içine girdiği çevrenin uygun olmayan şartlarına ayak uydurarak imtihanını kaybedebilir ve yanlışları doğru olarak algılayabilir. Bir adama kırk gün (deli dersen deli, akıllı dersen akıllı olur) ne dersen o olur, atasözü bunu doğrular mahiyettedir.

Türkiye’de İslam; yüzyıldır laik, demokrat, ateist ve müşrik kesimleri rahatsız etmeyecek seviyede ve düzeyde anlatılmaya çalışıldı. İslami olan fakat laik, demokrat, müşrik ve ateistleri kızdıracak kimi konular hiçbir şekilde dile getirilmedi /getirilemedi. Zaman zaman dile getirenler de derdest edilmekten yakalarını kurtaramadılar. O yüzdendir ki dini emirlerin doğru ve düzgün bir şekilde dile getirildiği zamanlarda feveran eden insanlara rastlayabiliyoruz.

Özellikle atesitleri ve müşrikleri rahatsız etmeyen bir İslam, Yüce Allah’ın gönderdiği din değildir. Yahudileri çileden çıkartmayan din, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in getirdiği din değildir. Hristiyanları sağa sola savurmayan bir din Kur’an’ı Kerim’in anlattığı din değildir. Müşrikleri dile getirmek bile istemiyorum. Müşrikleri delirtmeyen din, İslam dini olamaz. Farklı dünyaların insanları aynı potada eriyebilecek ve hiçbir rahatsızlık duymayacaklar, olacak şey mi bu?

Bunu böyle bellemek lazımdır. Ne diyor Yüce Allah; “İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz; onlar ise, bütün kitaplara iman ettiğiniz hâlde, sizi sevmezler. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” derler. Ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizden ölün!” Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir.” (Al-i İmran/119)

Camilerde ve okullarda İslam dini Allah’ın isteğine, Kur’an’ın anlatımına, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetine, sahabelerin yaşantılarına uygun bir tebliğ faaliyeti sergilenmediği müddetçe insanlara etki etme, onları harekete geçirme, yanlışlarını........

© Akasyam