İbadetlerde Özgürlük, Haramlarda Tutsaklık
Kavramlarımıza yüklenen manalar değişince, özgürlük tutsaklığa, tutsaklık da özgürlüğe evrilmiş oldu. Tutsak olanlar özgürlük şarkısını dillendiriyor.
Kur’an’a sırt dönen bir insana özgürlüğü tarif etmenin, tutsaklığın sınırlarını çizmenin imkânsızlığını da anlatmak veya kavratmak pek mümkün olmayacaktır. Çünkü insanoğlu çok cahildir ve çokça da gafildir. İnsanlık özgürlük adı altında ne yaptığını bilemez bir derekeye, tutsaklığa alışmış durumdadır. “Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.” (Ahzap/72)
Maalesef insanoğlu yüklendiği emanetten gafil bir yaşamı özgürlük adı altında pürneşe ile sürdürmektedir. Başına geleceklerini umursamadan tutsak bir hayatı alkışlamaktadır. Yaptıkları fecaatleri üstünde oturduğu özgürlük halısının altına süpürmektedir. Ancak tutsak olanlar işlediklerinin bilincinde değillerdir.
İnsanoğlunun şahidi, yirmi dört saat kendisi ile beraber iş ve işlemlere imza atan bedenidir. Buna rağmen şahitlerin huzurunda, şahitleri pervasızca kullanarak birçok günaha dalabiliyor, olmadık yerlerde, olmadık şekilde, olmadık isyanlara tevessül edebiliyor. Halbuki Yüce Allah bu konuyu; “Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz, yaptıklarınızdan çoğunu Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz.” (Fussilet/22) şeklinde dile getirmektedir kitabında.
Medeniyet ve özgürlük(!) adı altında işlenen günahları, âlenileştirilen haramları saymak mümkün değildir. Azıttıkça azıtıyor insan.
İnsanın eli, gözü, kulağı, ayağı, kalbi ve yüreği kişinin sahip olduğu dinin gereklerine göre iş ve işlemlerini yürüttüklerini bilmemz kaçınılmazdır. İnanç; iyi olursa vücudun sergilediği davranışlar iyi olur, inanç kötü ve bozuk olursa vücudun sergilediği veya sergilemek zorunda kaldığı davranışlar da kötü olur. Nu’mân İbni Beşir (r.a.) Resulüllah (s.a.v.)’i şöyle buyururken dinledim, dedi: “… Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir.” (Buhari, İman 39, Büyu’ 2; Müslim, Müsakat 107) Kalbi tutsak olan bir insana özgürlüğün tarifini yapmak mümkün değildir. Özgürlüğün tarifini yapabilmek için evvela kişinin kalbinin tutsak olmaması gerekir.
Kişi Müslüman olsun olmasın hiçbir davranışı inançtan hali kılamayız. O halde insanlardan sadır olan her bir fiil sahip olunan bir inancın dışa yansıması olduğunu söylersek yanlış söylemiş olmayız. İnanç ile ilişkilendirilemeyen bir davranışı şimdiye kadar hiç kimse bana gösteremedi.
İnsanlar bazen etrafını........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d