Tam tamına 2 saat 45 dakika…

Biraz daha rötar yapsa imiş, İzmir-İstanbul paralı yoldan İstanbul’a veya İzmir’e gelebilirmiş.

Zaman, en önemli değerlerimizden bir tanesi değil mi? Onu anlatırken bile yere göğe sığdıramayız. Konunun yeri ve zamanı geldiğin de hemen merhum millî şairimiz M. Akif Ersoy’un; "Randevuya sadakat" ve verdiği sözü tutmadaki hassasiyetini göğsümüzü gere gere anlatırız.

Peki, anlatan acaba bu hassasiyeti yerine getiriyor mu? Emin olun, yüzde 99.9 getirmiyor. Kafalarında ne var biliyor musunuz? Randevu verenler, saati belirlerken, “Nasıl olsa millet yarım saat geç gelir.” düşüncesiyle saati tayin etmektedirler.

Biraz geriye dönelim ve rahmetli M. Akif Ersoy’un yaşanmışlığını bir kez daha hatırlayalım.

Âkif’i evine davet eden ve Vaniköy’de oturan Fatin Gökmen, havanın çok bozuk olması sebebiyle Beylerbeyi’nden Âkif’in yürüyerek gelebileceğine ihtimal vermemiştir. Sözleştikleri saatte gelen vapurda Âkif’i göremeyen Gökmen, Âkif’in 1.5 saat sonraki vapurla geleceğini düşünerek bir başka yere gitmiştir. Eve gelip de ev sahibini bulamayan Âkif, selam bırakıp dönüp gitmiş ve Fatin Gökmen’e tam altı ay dargın kalmıştır. Çünkü ona göre bir söz, ölüm veya ona yakın bir mazeret durumunda ancak yerine getirilemezdi. Şimdi maalesef her randevuya geç gitmeyi marifet sayan, hatta bunu uyanıklık olarak değerlendiren insanlar var.

Gelelim asıl konumuza!!!

Genç Muhafızlar Hafızlık 3. Bölge Yarışması Finali,........

© Akasyam