“Seçim olsun ama rakiplerim hapiste kalsın” rejimi
Türkiye’de mevcut rejime ne isim vereceğimizi tartışıp duruyoruz. ‘Tek adam rejimi’ dedik tam olmadı, MHP ve Bahçeli’nin, ayrıca, eski klasik devlet çevrelerinin rejim üzerinde büyüklü küçüklü ağırlığı var. Faşizm, teknik olarak denemiyor, çünkü diğer partiler faal, seçime giriyor, mitingler zorlukla da olsa yapılabiliyor. Hiç adil olmayan bir seçim sistemi ve iktidara bağımlı bir medya olsa da seçimler de yapılıyor. Yakın zamana kadar mesela belediye başkanları muhalif partilerden olabiliyordu. Muhalif basın da tüm engellere rağmen yayın yapabiliyor.
Bununla beraber faşizm kıyaslaması yapabiliyorsak ortada faşizme yakın bir durum var denebilir. Fakat tüm yukarıda saydığım sebeplerle başka isim arayışı da sürüyor. Otoriter muhafazakarlık, Sağ-otoriter popülizm vs…
İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun hiç de inandırıcı olmayan gerekçelerle hapse atılmasından sonra “darbe”yi de konuşmaya başladık. Evet darbe genelde teknik olarak ordu tarafından yapılsa da olup bitenin sivil siyasete bir darbe özelliği taşıdığı ortada. Zaten CHP Genel Başkanı Özgür Özel de rejimi bir “cunta” olarak tarif etmeye başladı İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından.
Ancak Özel’in açıklamasında şöyle de bir tutarsızlık yok değil. İmamoğlu’nun gözaltına alındığı tarih olan 19 Mart’tan sonraki geniş protesto dalgasını kastederek “darbe püskürtüldü” diyor. Diyor ama, hem İmamoğlu hapiste, hem de Özel İmamoğlu’nun seçime kadar hapisten çıkamayacağı........
© Agos
