menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Din, ahlâk ve Gazze

14 0
previous day

Geçen hafta İsrail’in Gazze’de yaptıklarının akıl ve ahlâkla ilişkisiyle ilgili yazmıştım. Oradan yola çıkarak siyaset, uluslararası ilişkiler ve ahlâk üzerine tartışmaya devam edelim.

Üniversitedeki lisans eğitimimde alanlarımdan biri de uluslararası ilişkilerdi. Bu alanın temel hatta en önde gelen, baskın yaklaşımı, (öncülleri daha evvel de olmakla birlikte) 20. yüzyılda sembol ismi Hans Morgenthau olan realist okuldur. ‘Uluslararası İlişkiler’e Giriş’ dersinin ilk gününden beri bu anlayışa isyan ettim, hâlâ da ediyorum. Peki, nedir bu anlayış? Morgenthau’ya ve bu okula mensup diğer isimlere haksızlık etmek istemem, tabii ki onlar yüksek sofistikasyona ulaşmış kimselerdir ama realist okulun uluslararası ilişkilere yaklaşımı, özü itibariyle ‘sokaktaki adamdan’ dramatik bir farklılık göstermez.

Şöyle ki, en basit haliyle söyleyecek olursak, bu yaklaşıma göre uluslararası siyaset, ulus-devletlerin kendi güçleri nispetinde çıkarlarını maksimize etmeye çalıştıkları; anarşik, yani ülke içindeki devlet kavramının benzeri bir üst otoritenin diğer aktörlere meşru irade dayatamadığı bir düzendir. Buna göre devletlerin ahlâkı insanların günlük hayatta takip ettikleri veya en azından etmeleri beklenen ahlâki değer ve ilkelerden farklıdır. Dolayısıyla o değer ve ilkelere göre yargılanamazlar. Bu anlayışa isyan etmemin sebebi, söylediklerinin yanlış veya sahadaki fiili durumun söylenildiği gibi olmaması değil(di). Bilakis, durum kabul edilebilir ölçülerin ötesinde ve dediğim gibi sokaktaki adamın da tespit edeceği kadar açık biçimde realist düşüncenin dediği gibi.

Benim reddiyemin sebebi, realist okulunun bu durumu doğal, verili ve değişmez kabul etmesi(ydi) çünkü sahadaki durumu bir kere doğal ve değişmez kabul ettikten........

© Agos