Cumhuriyetin Temel Meselesi
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanının 102. yılını idrak ediyoruz. 102 yıl önce cumhuriyet ilan etmek hem doğru hem gerekli, aslına bakacak olursanız bir anlamda da kaçınılmazdı çünkü cumhuriyet, 1920-23 arasında yaşanan olayların bir anlamda kaçınılmaz demesek bile normal veya beklenebilecek sonucuydu. Nitekim, cumhuriyetin bu kadar coşkuyla kutlanıyor olmasının bir sebebi de yabancı askeri güçlerin ülkeden çıkarılmasının ardından gelmesidir. Yani, bu sadece ülkenin iç siyasetinin akışında bir rejimden başka bir rejime geçmenin ötesinde dışarıya karşı adeta bağımsızlığın yeniden kazanılması olarak kutlanıyor. Misal, 1908’de anayasal monarşi yerine doğrudan cumhuriyete geçilseydi veya 31 Mart Vakası’ndan (Nisan 1909) sonra cumhuriyet ilan edilseydi cumhuriyet algımız bugünküyle aynı olur muydu?
Mevzuya Mustafa Kemal’in iktidarını devam ettirmesi açısından bakacak olursanız da cumhuriyet, en olabilir yol ve seçenekti. İktidarının meşruiyetini hanedan mensubu olmaktan alamayacağına göre şeklen de olsa bir seçimden ve meclisten alması daha akla yakın ve mümkündü. Fakat, ne olursa olsun cumhuriyetin ilanı, o gün için ileriye doğru atılmış bir adımdı.
Cumhuriyetin ilanından bugüne neler olduğu ise ayrı bir konu. Daha evvel de belirttiğim gibi cumhuriyet, sadece değil ama özellikle Müslüman olmayan azınlıklar için söylemsel olarak geçmişle arasına koyduğu mesafe iddiasının aksine, beyaz bir sayfa açmadı. Kin ve intikam politikasını gelecek kuşaklara da taşıdı, tasavvur ettiği bir tarihin ve suçun hesabını o zamanlar doğmamış takip eden........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon