Gerçeklik ile ideal arasında sıkışan zorunlu eğitim
“Zorunlu eðitim kaldýrýlsýn” demek doðru ama eðer gerçekçi çözüm yollarý önerilmiyorsa, sadece muhalefet refleksiyle pozisyon almak olur. Bu öneriyi destekleyecek saðlam belgelere ve araþtýrmalara ihtiyaç var. Çünkü bilinmelidir ki, hakikati istemek ayrý þeydir, mümkünü istemek ayrý. Ulaþýlmaz bir ideali sürekli gündeme taþýmak, sistemin aparatý olmaktan deðil, sisteme karþý pasif bir sabotaj üretmekten baþka bir iþe yaramaz.
Prof. Dr. Bayram Özer/ On Dokuz Mayýs Üniversitesi
Zorunlu eðitim üzerine yapýlan deðerlendirmelerde sýklýkla rastlanan bir durum, ideal bir önerinin uygulanabilirlik koþullarýný göz ardý ederek tartýþýlmasýdýr. Eðitim politikalarý baðlamýnda teorik doðrularýn pratik karþýlýklarýnýn olup olmadýðý, özellikle içinde bulunduðumuz sosyo-ekonomik ve kültürel baðlam dikkate alýnmaksýzýn dile getirildiðinde, bu tür öneriler ister istemez politik niyetlerin yörüngesine girebilmektedir. Son günlerde zorunlu eðitimin lise düzeyinde kaldýrýlmasý yönünde ortaya atýlan görüþler de benzer þekilde, arzu edilen bir ideal gibi sunulmakta, fakat bu yaklaþým, mevcut toplumsal yapý, kamuoyu dinamikleri ve ulusal eðitim öncelikleri göz önüne alýndýðýnda, tartýþmaya açýk birçok varsayýmý beraberinde getirmektedir.
Zorunlu eðitimin 4 4 4 þeklinde uygulamasý kaldýrýlmalý. Ve Yerine 5 3 olmalý. Lise zorunlu olmamalý. Bu öneri bana en uygun görüneni.
Ben de zorunlu eðitimin lise bitinceye kadar olmasýný doðru bulmuyorum.
Hatta üniversiteye giden mevcut öðrenci nüfusunun yarýsýnýn orda olmamasý gerektiðini düþünüyorum. Olmamalarý gerektiði yerde olduklarýndan sistemi kilitleyen ve zehirleyen mevcut üniversite nüfusunun yarýsýnýn ya bir meslek edinip mesleðini yapýyor ya da mesleki bir alanda eðitim alýyor olmasý gerekirdi. Ama öyle deðil þu anda. Ve bu öðrenciler üniversiteyi bitirince daha büyük bir sorun ortaya çýkýyor. Çünkü hiçbir þey yapamýyorlar ama her þeyi bildiklerini düþünüyorlar. Her þeyi bilen ama hiçbir iþ yapamayan bu gençler bir þekilde bulduklarý iþleri ya da kendilerine iþ verecek yerleri çoðu zaman beðenmiyorlar. Çünkü kendilerini donanýmlý ve üniversite mezunu eðitimli olarak görüyorlar. Bu ise onlarýn bekledikleri standartlarda olmayan iþlerde mutlu olmalarýný engelliyor. Ama bu arada asýl mutsuz olanlar iþverenler oluyor. Çünkü onlar da bu eðitimli ama her þeyi bilip hiçbir þey yapamayan gençleri çalýþtýramýyorlar çoðu zaman. Böylece bir döngüye giriyor sistem.
Bu öðrenciler için son günlerde "ne eðitimde ne de istihdamda" diye bir kavram türettiler. Ve bunun sebeplerinden birisi olarak da zorunlu eðitim süresinin yeterince uzun olmamasý gösteriliyor. Þimdilik onu bir kenara býrakalým.
Asýl konumuz;
Ýstemekle yapmak baþka þey.
Hele hele eðitimi politikadan baðýmsýz konuþmak iþin çözümünü zorlaþtýrýyor.
Ýnsanlar........
© Açık Görüş
