menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

MANİFEST MANİFESTO MUDUR?

13 1
19.09.2025

SEDAT YILDIRIM SARICI* – Acemi saltanatlar sanattan uzaklaşır, mala mülke tamah eder. Aksi malın mahiyetine aykırıdır.

Recep Tayyip Erdoğan da sanattaki kifayetsizliği birkaç defa itiraf etti (Ankara, 2016 ve 2018 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, 2018 Eskişehir ve 2020 İstanbul).

Bugünlerde bir Manifest rüzgarı estiriliyor. Yirmili yaşların başlarındakialtı kızdan oluşan vokal ve dans grubu için İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı hayasızca hareketlerve teşhircilik suçlamalarıyla soruşturma açmış. Mahkeme de kızlara yurtdışına çıkma yasağı ve adli kontrol şartı kararı vermiş (BBC – 9 Eylül 2025).

Bu kız grubunun tavırlarından önce, tarikat yurtlarında taciz ve tecavüze uğrayan minicik çocukları görmezden gelen, işi hafife alan yetkilileri epeyce bir gazeteci işaret etti. İktidar yanlısı televizyonların sabah kuşağı programlarındaki gelin, kaynana, damat, kayınço ilişkilerindeki laçkalıklara bakılsın deniyor.

Doğru. Tam bir riyakarlık söz konusu.İlkin 8 yaş altı çocukları kollayalım.

Gençlere tavsiyede bulunacak siyasiler, kendi sicillerini hatırlamalıdırlar.

Seçim arifesinde müstehcen videolarının teşhir edileceği tehdidine boyun eğip istifa eden ahlaksız kurmaylar teşkilatına sahip MHP’ye, çocuklara tacizleri görmezden gelip üstünü örtmeye çalışan AKP iktidarına kimse güvenmiyor.

İşin bir yanı bu!

İşin diğer yanı, bazı şarkıcıların müziğin dışındaki acayipliklerden medet umarak dikkat çekme, pazarı genişletme heveslerini de eleştirilebilme hakkımızdır.

Bu heves gerçek müziğin saygınlığına gölge düşürür. Özverili müzisyenlerin emeğine de haksızlıktır.

Gayemiz,parçalarına İngilizce sözcükler de serpiştiren (Manifest) bu kızlara kızmak ya da başka kızları kızdırmak değil. Tarihe geçen vokal toplulukları vicdanen ve ahlaken hangi konuları da şarkılarına dahil ediyor, birkaç emsalle ele alarak mevzimizi (mevzumuzu) çeşitlendirmek isteriz.

BEE GEES

Üç kardeşten oluşup varlığını ve şan hakimiyetini bütün dünyaya kanıtlamış BEE GEES, New York Mining Disaster 1941 adlı parçayla toplumsal sorumluluk perspektifini hepimize hatırlatmıştı.

Göçük altında kalıp kurtarılmayı bekleyen bir madenci, ailesinin fotoğrafına bakarak şunları söyler:

karanlık madenin dibindeyiz / bir daha güneşi görebilecek miyiz /
olur da kurtulan olursa / karıma ve çocuklarıma selamımı iletiniz

THE TEMPTATION

Tenor, bariton ve bas gırtlaklı beş siyahiden oluşan The Temptation grubunun Papa Was A Rolling Stone(1975) yorumu gerçek bir efsanedir. Yerli, yabancı 40 filmde rastlaşmışızdır.

Marcus Miller, Pat Metheny, Phil Collins, George Michael, Was (Not Was), Jackson 5 gibi yıldızlar eseri yeniden ve yeniden ele aldılar.

11 dakikayı aşanbeste dört ölçülük kısa bir bas gitar motifine yaslıdır. Sözler siyahi toplumlardaki baba eksikliği, yoksulluk ve toplumsal çözülmeyi işler.

“üçüydü Eylül’ün / babamın öldüğü gün / yüzünü görmedim / yüzsüzlükleriyle yüzleştim söyle anne, neydi hakikat / derbeder boynun büktü / gözler nemli seslendi / yavrum, baban serseriydi / nerde akşam orda sabah / mirası kimsesizlik ve çaresizliğimizdi.

THE SUPREMES

Üç siyahi kadından oluşan The Supremes grubu Love Child (1968) adlı parçada babası belli olmayan bir kızın sevgilisine sitemini anlatır.

“çocuğum olursa / yazgımı paylaşmasın / bir yuvanın sıcaklığını / tadamamış olmasın / babasının adını taşımadan / el alem kovmasın / zinciri kıralım diyorum / evlenmeden dokunamazsın.

Tabular yıkılmış, cinsel özgürlük yaygınlaşmış, yıpranmış ve vadesini doldurmuştur. Yarım asır önceden başlamak üzere insanlık içtenliğe dönüşe dair dilekler, şarkılar yazmaya başlamışlardır.

Elbette farklı diyarlarda, vadenin evreleri denklik ve derinlik arzetmeyebiliyor.

Aşk veya sevda kavramlarıyla dile gelen duygular, ilişki ya da ‘çıkıyoruzgibi tanımlamalarla mekanikleşmeye kapı aralayabiliyor. Kavram........

© Açık Gazete