menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Teknokratik Sosyalizm ve Dijital Kapitalizmin Eleştirisi-3

16 1
20.11.2025

Teknokratik Sosyalizm ve Dijital Kapitalizmin Eleştirisi-3
Tartışma: Marx 2.0 – Dijital Çağın Kapitalizm Eleştirisi

Marx’ın hayaletinin hâlâ Silikon Vadisi’nde (ve Avrupa’da) dolaştığını söylemek abartı olmaz. Ancak bu hayalet, artık fabrikaların buhar bacaları arasında değil, veri merkezlerinin soğutma fanları arasında geziniyor.”

Emek-sermaye çelişkisi, yabancılaşma ve üretim araçlarının mülkiyeti – hepsi güncellenmiş sürümleriyle karşımızda. Dijital kapitalizmin krizlerini anlamak için Marx’ın teorilerini bir “yama” ile güncellemek şart.

Emek-Sermaye Çelişkisi Reloaded

Emek artık yalnızca kol gücü değil, parmak hareketi, göz süresi ve dikkat odağı. Gig ekonomisinin görünmez işçileri, Amazon Mechanical Turk’te tıklama başı ücret alan veri etiketleyicileri, Uber sürücüleri, Yemeksepeti kuryeleri, hatta Instagram’da story atan biz sıradan kullanıcılar bile bu yeni emek zincirinin bir halkasıyız. Ve sermaye? Artık fabrika değil, veri merkezi. Kapitalist, makinenin başında değil, bulutun içinde.

Artık değer, üretim hattından değil, bizim davranışlarımızdan çekilip alınıyor. Meta’nın algoritmaları, dikkatimizi milisaniyelerle ölçüp paketliyor, sonra reklam verenlere satıyor. Paul Cockshott ve Allin Cottrell’in işaret ettiği gibi, artık değer artık dijital akışlarda saklı. Yani Marx’ın çelişkisi yaşıyor ama şekil değiştirmiş durumda: emek-sermaye mücadelesi, şimdi bizim cep telefonlarımızda, algoritmalarla ve veri paketleriyle sürüyor.

Yabancılaşmanın Yeni Yüzü

Marx, insanın emeğinden yabancılaşmasını yazmıştı; biz şimdi zamanımızdan, dikkatimizi neye verdiğimizden, hatta kendi duygularımızdan yabancılaşıyoruz. TikTok algoritması, neye güleceğimizi, neye öfkeleneceğimizi bizden önce biliyor. Zuboff’un “davranışsal fazlalık” dediği şey tam da bu: kişisel verilerimiz, duygularımız, reflekslerimiz bile birer meta.

Deleuze’ün “kontrol toplumu” kavramı burada yeniden anlam kazanıyor: Biz artık fabrikada disipline edilen işçiler değiliz, ekran başında gözetlenen ve yönlendirilen kullanıcılarız. Bu gözetim, bizi sadece sömürmüyor; kim olduğumuzu, ne istediğimizi yeniden şekillendiriyor. Bu yüzden teknokratik sosyalizmin özgürleştirici bir proje olması için yalnızca........

© Açık Gazete