İmamoğlu ile Erdoğan Alfa ile Beta’nın öyküsü gibi…
23 yılı geride bırakmaya hazırlanan AKP iktidarı, sadece Türkiye’de değil dünya ülkeleri arasında da en uzun süre iktidarda kalma sıralamasına giriyor.
Demokrasi ile nefes alıp vermeyen ülkelerde bile benzer örneğe rastlamak olası değil.
23 yılın bakiyesini yapmak elbette siyasi analizcilerin görev alanına giriyor.
Ancak son on gündür Türkiye’de yaşananlara bakınca, kör topal da olsa uygulama alanı bulabilen demokrasimizin çetin bir sınavdan geçtiğini de söylemek gerekiyor.
Kabul edelim ya da etmeyelim, beğenelim ya da beğenmeyelim; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kıdemli bir siyaset mühendisi…
Oyunu kendisi kuruyor, oyuncuları kendisi seçiyor, kuralları kendisi koyuyor, sonucunu kendisi belirliyor.
Düşünsenize…
Devlet Bahçeli’den Süleyman Soylu’ya, Numan Kurtulmuş’tan Metin Feyzioğlu’na, Yiğit Bulut’tan Mehmet Ali Çelebi’ye, Hulki Cevizoğlu’ndan Sinan Oğan’a, Kürşat Zorlu’dan en güncel örnek Serap Yazıcı’ya kadar geçmişte kendisine en ağır eleştirileri, hakaret sınırlarını pekâlâ geçen cümleleri birbiri ardına kurmakta beis görmeyen nice siyasetçi…
Bugün Erdoğan’ın en büyük destekçisi olarak siyaset arenasında at koşturuyor.
Sadece siyasetçiler mi?
Bu isimlerden misli fazlasını basın, sanat, sivil toplum temsilcilerinden de saymamız olası.
Bu tuhaf ve eşi görülmemiş ilişkilere tanık oldukça, bugünlerde sevdiğim bir felsefi anektodu sık sık anımsıyorum.
Paylaşayım ister misiniz?
// ALFA İLE BETA
Eski zamanların birinde genç Alfa, bilge Beta'ya gidip, “Bana hukuk öğret. Ama sana verecek param yok. İlk kazanacağım davadan kazanacağım parayla, derslerin karşılığını ödeyeceğim” demiş.
Beta dersleri vermeye başlamış.
O dönemlerde avukatlık ruhsatı böyle alınıyormuş.
Alfa, hukukun temel bilgilerini almış, yetiştiğini kanıtlamış, ancak haytanın biriymiş. Ne borcunu ödemiş, ne de davalara girmiş.
Beta, Alfa'ya dava açmış, borcunu ödemesini istemiş.
İlginç bir mantık da ileri sürmüş:
“Davanın sonucu ne olursa olsun fark etmez. Kazanırsam, hakimin kararı ile borcunu ödemek zorundasın. Kaybedersem, ilk davanı kazandığın için yine borcunu ödemek zorundasın.”
Ancak, hayta Alfa'da kurnazlığın dibi yokmuş. Beta'ya çıkışmış:
“Davayı kazanırsam zaten borcumu ödemeyeceğim. Kaybedersem, aramızdaki söze göre ilk kazandığım davadan borcumu ödemem gerektiği için yine benden paranı alamayacaksın...”
Hikayede kimin Alfa kimin Beta olduğuna siz karar verin.
// YİNE ÖZÜR MÜ DİLENECEK?
Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının ifadelerini satır satır okudum.
Demem o ki…
Ne idüğü belirsiz gizi tanıkların, “düşünüyorum, sanıyorum, olabilir, tahmin ediyorum” kelimeleri ile biten cümleleri, geçiyorum Ekrem İmamoğlu’nu, sokaktaki vatandaşın tutuklanması için bile yeterli sebebi mahkemelere........
© 9 Eylül Gazetesi
