menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğayı bitir kıyameti getir

9 1
13.09.2025

Kıyamet sonrası bilim-kurgu türündeki kitaplar, filmler ve dizilerde en çok işlenen konu; doğanın insan eliyle yok edilmesi ve ardından tüm dünyanın cehenneme dönmesidir.

Yazarlar, senaristler ve birçok düşünürün de kıyametle özdeşleştirdiği senaryo doğanın yok olduğu bir ortamdır.

Mesela Mad Max’te tamamen çöle dönmüş bir dünya tasvir edilir. Hayatta kalan az sayıda insan barbarlaşmış; su ve benzin için kanlı savaşlar vermektedir.

Waterworld yani Su Dünyası filminde ise buzulların erimesiyle dünya sular altında kalmıştır.

Nükleer felaketler, iklim krizinin kontrolden çıkması, genetik mühendisliğinin doğayı bozması, aşırı tüketim ve nüfus artışı nedeniyle doğal kaynakların tükenmesi gibi birçok senaryo “kıyamet sonrası” bilim kurgunun odağında yer alır.

Yeşilin olmadığı, suyun tükendiği, doğal kaynakların bitmeye yüz tuttuğu, nükleer felaketler yüzünden çevrenin canlılar için yaşanmaz hale geldiği veya küresel ısınma nedeniyle dünyanın sular altında kaldığı senaryolar aslında kurgu olmanın ötesine geçiyor.

Bu senaryolar bugün yaşadığımız dünyanın geleceğine dair rasyonel öngörülerdir.

Küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlayamadığımızda dünyayı bekleyen bilimsel tahminler ortadadır. Buzulların erimesinin neye yol açabileceği uzun yıllardır bilim insanları tarafından dile getiriliyor.

İklim bu hızla değişmeye devam ederse insanlığın başına gelecekler biliniyor.

“Dünya çok daha sık ve çok daha şiddetli doğal afetlerle sarsılacak” diyorlardı; bu öngörü artık yaşanıyor. Fırtınalar, kasırgalar, seller ve kuraklıklar toplumlar için artık büyük risk yaratmaya başladı.

“Ormanlar kuruyacak, aşırı sıcak hava dalgaları mega yangınları tetikleyecek” deniyordu. Bu olayları da dünyanın dört bir yanında yaşıyoruz.

Tahminlere göre, bu gidişat durdurulamazsa, 2100’e kadar buzulların erimesi nedeniyle deniz seviyesinin 1 ila 2 metre aralığında yükselmesi bekleniyor. Bu da New York’tan İstanbul’a kadar 1 milyardan fazla insanın yaşadığı kıyı kentlerinin risk altına girmesi........

© 9 Eylül Gazetesi