Deniz’lerin hasretiyle
“Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı”
“Edebiyatın Kaptanı” Attila İlhan’ın, dörtlüğü Denizler’in idamını böyle anlatır.
Hepimiz biliriz; “Mahur” şiirini 43 yıl önce bugün yazmıştır şair.
Gözyaşları içinde de okumuştur Karşıyaka-Konak vapurunun kıç bölümünde. Demokrat İzmir Gazetesi’nde beraber çalıştığı gazeteci Okan Yüksel Ustamız da o vapurda yanında ilk dinleyenler arasındadır.
xxx
21 Mart’ta ayrılık defteri elimize verilen Okan Baba, “Deniz Hiç Yaşlanmadı” da ne yazmıştı, alıntılıyorum, saygıyla anıyorum kendisini de;
“Biz şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımızın bağımsızlığı ve mutluluğu için savaştık’ diye haykıran Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve yoldaşlarımız için toplumsal hafızamıza kazınan yalnızca ölüm olmadı. Onlar bu ülkenin isyancı gençleri olarak bizlere hem onurlu bir miras hem de büyük bir sorumluluk bıraktı. Onlar özgürlük, eşitlik ve sosyalizm mücadelesinin yanı başına onur, ahlak ve insan kişiliklerini yaydı.
Hayat varsa ölüm de var. Ölüm hayatın gerçeği. Ve iki kez ölünmüyor. Hepimize biçilmiş ölüm. Yaşarken ölmemek için yaşamalı. Ölünce ölmemek için yaşamalı. Deniz Gezmiş ölmeyenlerdendir. Eşitliği, özgürlüğü savunuyordu. Boyun eğdirmeye çalışanlara inat başını dik tutuyordu. Deniz, yoldaşları Yusuf ve Hüseyin ile düşmanlığı savunanlara karşı kardeşliğin sesiydi.
6 Mayıs 1972’de darağacında katledilen ‘Üç........
© 9 Eylül Gazetesi
