menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

'Yağma Hasan'ın böreği' yasası

13 1
20.07.2025

BERGAMA’DAN SİYANÜR GÜNLÜKLERİ-17.

Rivayet odur ki:

Eski zamanda bir gün Hasan adında bir adam, bir açık alanda (meydan, pazar, köy düğünü vs.) börekler hazırlayıp yere serer. Börekleri kimin için yaptığı belli değildir.

Bunu görenler "yağma var!" diyerek böreklerin üstüne çullanırlar. Herkes önüne geleni alıp yemeye başlar. Hasan ise bu duruma karşı çıkmaz, karışmaz.

Bu sırada biri sorar:

— “Yahu bu börekler kimin?”

Cevap gelir:

— “Yağma Hasan’ın böreği!”

Yani: “Sahibi karışmıyor, isteyen istediği kadar alsın!”

(Çok bilinen bir Anadolu hikayesi-Canlandırma:YZ)

**

Dünya kapitalizminin “metal ve enerji madenciliğine” düşkünlüğü, “isteri” düzeyine ulaştı.

Bu alanda hem para bol hem de bu maddeler stratejik.

Devletler bu duruma kol kanat geriyor.

Türkiye de buna dahil.

“Vahşi kapitalizmin” en gaddar yöntemleri kullanılıyor bu madencilikte. Bu yöndeki girişimler şimdi yasal düzenlemelerle daha da güçlendirilmeye çalışılıyor.

ABD Başkanı Donald Trump bile savaş içindeki Ukrayna’nın “kıymetli metal” madenlerine, güya onu korumak adına el koymaya çalışıyor.

En vahşi uygulamalarla doğayı alt üst edip, “siyanür” gibi zehirli, “sülfürik asit” gibi çok yakıcı, eritici maddeler kullanıp; geride yığınlarca zehirli atık bırakan yöntemlerle altın, gümüş, bakır gibi metaller elde etmek, Türkiye’de yerli ve yabancı şirketlerin öncelikli hedefi olmaya başladı.

Şimdilik ülkemizde, Erzincan-Çöpler, Uşak-Kışladağ, İzmir-Efem çukuru gibi yaklaşık yirmi yerde toprağı zehirliyorlar.

Sırada yaklaşık 500 yer var.

Bunlarla beraber; enerji dönüşümünde verimsiz ve tek başına kâr etmesi zor olan, ancak devlet destekli modellerle işletilip madenciye para kazandırabilecek düşük kaliteli linyit madenleri için binlerce ağacı kesmek, işlenebilir tarım topraklarını kullanılamaz hâle getirmek, vahşi kapitalizmin bir diğer yüzü.

Bu durum, Muğla’nın Menteşe, Milas ve Yatağan ilçelerinde yer alan 48 köyde yaşanmakta.

(Muğla-Milas-İkizköy-Akbelen Ormanlarını kesilmesine karşı direniş)

Belki sırada başkaları da var!

Bu tür düşük kaliteli kömür kullanılarak, devlet sübvansiyonuyla işleticisine kâr ettirilecek termik santraller; çok büyük ölçülerde su ve elektrik harcayan,siyanürlü altın madenlerinde çevreye zehir saçan “vahşi kapitalistlere” ucuz enerji verecek.

Topyekûn kâr, topyekûn zehir.

Toplumsal ilerleme yerine, doğal felaket.

Muğla’daki zeytinlik talanı, yalnızca elektrik için değil, bir anlamda siyanürlü madenleri beslemek için!

Emperyalizmin en canavar parçalarından siyanürcü ahtapotun kolları, çok uluslu yabancı şirketler olarak ülkemize girdi, şimdi de açgözlü yerli şirketler doğayı artık derinden mahvediyor.

Ülkelerinin sorunlarını çözemeyen siyasal güç sahipleri de onları var gücüyle kolluyor.

Ülke sanki bir yeni sömürge!

***

(TBMM)

16 Haziran 2025 tarihinde TBMM’ye sunulan, 215 sıra sayılı torba yasa teklifi önce “Sanayi–Ticaret–Enerji–Tabii Kaynaklar ve Teknoloji Komisyonu”ndan 26 saat süren görüşmeler sonucu kabul edildi.

TBMM Genel Kuruluna gelen “zeytinliklerle”ve “olası kirletici işletmelerle” ilgili olanların da içinde bulunduğu maddelerMeclis’ten geçti, geçiyor.

Zehircilerin işleri olağandışı kolaylaştırılıyor.

Türkiye’de, başta zehirli maden ve verimsiz kömür işletmeleri olmak üzere bu tür yatırımlar için bakın neler neler yasalaşacak ya da yasalaşıyor.

İstanbul İklim Adaleti Koalisyonu, Ekoloji Birliği olmak üzere 18 çevreci sivil toplum kuruluşu, EGEÇEP ve Muğla ÇEP’in açıkladığına göre:

“Bergama’daki siyanürlü altın madenine karşı verilen çevre mücadelesi sürecinde halkın ısrarıyla, bu tür işletmeler için konulan ve daha sonra yavaş yavaş yapılan düzenlemelerle etkisi azaltılan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) uygulaması neredeyse ortadan kaldırılıyor.”

“Yani, bir işletme açılmadan önce çevreye zararlı mı değil mi diye yapılması gereken inceleme son derece gevşetiliyor.”

“Şirketlere kolaylık sağlamak amacıyla ÇED süreçleri kısaltılıyor.”

“ÇED süreçleri, şirketler yerine Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından yürütülüyor.”

“ÇED kararı olmadan diğer izin ve ruhsatlar için başvuru yapılabiliyor.”

“MAPEG’e, yani bir devlet kurumuna, diğer kamu kurumlarından yasal olarak alınması gereken tüm izin süreçlerini hızlandırma ve kolaylaştırma yetkisi veriliyor.”

“Yani bir işletmenin çevreye zararlı olup olmadığı tam olarak belirlenmeden izin verilebiliyor.”

“Ya işletme projeleri yeterli güvenlik sağlamıyorsa, zehir barajlar patlarsa!”

“Bilimsel ve toplumsal olarak “Gerekli Risk” analizi yapılmıyorsa!”

“MAPEG’in istediği onayı, Orman Bakanlığı, Devlet Su İşleri, Devlet Karayolları Genel Müdürlüğü, Tarım ve Enerji Bakanlığı gibi ilgili kurumlar dört ay içinde vermezse, izin verilmiş sayılıyor.”

“Böylece ormanların şirketlere devri daha da kolaylaştırılıyor. Maden alanlarındaki ormanlar, MAPEG’e ücretsiz olarak devrediliyor.”

“Milli parklar, korunan alanlar, sit alanları, sulak alanlar, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları, enerji ve madencilik yatırımlarına açılıyor.”

“Zeytinlikler, maden ve enerji şirketleri için kamulaştırılarak köylünün elinden alınıyor.”

(Türkiye’nin dört bir yanından gelen çevreciler TBMM önünde yasayı protesto ediyor.)

“Yatağan Termik Santrali’ni işleten Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş. ile Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerini işleten Yeniköy Kemerköy........

© 12punto