CHP, kurulmak olan ‘senaryonun’ parçası değil; Sefalete itilen halkın gerçek gündemini politize etmelidir
‘Arap Bahar’ının son durağı, Suriye’de, 70 yıllık ‘Baas Rejimi’, 12 yıllık kanlı iç savaşın ardından enteresan şekilde, 12 günde, bir tek kişinin burnu dahi kanamadan yıkıldı. Esad’ın, Şam’ı terk edip Rusya’ya sığınmasıyla, Ortadoğu’da, kartlar yeniden karıldı. Suriye’de, ‘İslami motifli terör örgütü’ lideri olarak kodlanmış El Nusra/Heyeti Tahrir Şam Cephesi (HTŞ) lideri Colani (Ahmet El Şara) Suriye’nin yeni devlet başkanı oldu. Doğrusu, dünya kamuoyu çok dinli, etnikli ve mezhepli Suriye toplumunu nasıl bir rejimin beklediğini merak ediyor. Oysa Türkiye, yıllarca tam bağımsız, laik demokratik İslam modeliyle Müslüman-Arap dünyasına ilham vermişti. Atatürk, böyle bir modelin siyasi ikonu olarak tüm toplumlarda saygı görüyordu.
Suriye’deki gelişmelerle eşzamanlı olarak, Türkiye’de kamuoyu, taktik yanı ağır basan, ilginç başka siyasi bir gelişmeye tanık oldu. İlginç ve sürpriz olan Türk milliyetçiliğinin ve ülkücü hareketin banisi Devlet Bahçeli’nin, mecliste MHP grubundaki konuşmasında, Öcalan’ı Dem Parti grubuna davet edip ‘PKK’nın silah bırakması için’ çağrı yapmasını ve böylece umut hakkından yararlanarak bu sorunu kökten çözmesini istemesiydi. Öcalan da, İmralı’ya giden Dem Heyeti aracılığıyla gönderdiği mesajında, demokratik barış ve kardeşlik için, parlamentoda, tüm siyasi çevrelerin inisiyatif alacağı, tarihi sorumluluk gerektiren ‘paradigmaya’, pozitif katkı yapacağını söyleyerek süreci başlatmış oldu.
Uzunca bir süredir gündemi meşgul etmeyen bir konu (Kürt sorunsalı) neden Bahçeli tarafından gündemin merkezine/başucuna taşındı? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’in Türkiye topraklarında gözü var, iç cepheyi güçlendirelim, normalleşelim derken arka planda bizim öngöremediğimiz emperyal bir plan mı devreye girdi? Terörist başı’, ‘İmralı canisi’ olarak kodlanan Öcalan’a umut hakkı verilmesi, mecliste konuşmaya çağrılması sizce sıradan bir durum mudur? Bütün bu olan biteni, rasyonel ve tutarlı bir perspektife nasıl oturtabiliriz?
Sorularla devam edelim. Türkiye’nin, 100 yıllık ‘kültürel fay hattını’ oluşturan Kürt sorunsalının çözümü için kurgulanan senaryoda, Erdoğan’ın, bu kez, önceki çözüm sürecinden farklı tutum sergilemesini nasıl açıklayabiliriz? Bir yandan iç cepheden, yumuşamadan, barış ve kardeşlikten bahsedilirken, öte yandan da, toplumsal ve siyasal muhalefete baskı yapılması, belediyelere kayyum atanması, belediye başkanlarının gözaltına alınması süreci eş anlı yaşanıyor. Bu durum nasıl yorumlanabilir? Elbette bu girişimlerin iktidar nezdinde neyi amaçladığı yakında ortaya çıkacaktır.
‘Yeni çözüm/açılım sürecinin’ arkaplanı ve içeriği, tam olarak netleşmemekle birlikte, önümüzdeki döneme dair senaryonun ‘siyasi şifrelerini’ ön görmek şimdiden mümkündür. Öncelikle, Erdoğan’ın üçüncü kez başkan olmasını hedefleyen, bir siyasal stratejinin devreye........