Kıbrıs’tan da vazgeçmediysek... Nerede bu devlet?!
İktidar ve ortakları “iç düşmanlara” karşı dört koldan savaş açmışken, dış düşmanlar cephesinde olup bitene bakamaz hale geldik.
Ergenekon kumpasında tam 7 yıl Silivri’de yatan Harp Malulü emekli Astsubay Oktay Yıldırım’ı hatırlarsınız. Geçtiğimiz günlerdeki bir sohbetimizde, uzun yıllar terörle mücadele ettiği için şu ilginç benzetmeyi yaptı:
“Operasyondan önce teröristlerin dikkatini dağıtmak ve etrafı görmesini engellemek için sis bombası atıyorduk. Şu anda ülkemizde de durum bu. Yaşananlar peş peşe sis bombası atılmasına benziyor; etrafımızı göremez hale getirilmek isteniyoruz.”
Ümit Özdağ, Ekrem İmamoğlu ve belediye çalışanları, öğrenciler tutuklanır, CHP’ye kayyum atanması konuşulurken, etrafımızda olup bitenlerden mesela neleri mi görmüyoruz?
Yunanistan, 1821’de Osmanlı İmparatorluğu’na karşı kanlı isyanı simgeleyen 25 Mart “bağımsızlık yıldönümü”nün bu yılki anmalarında seviye atlayıp, Deniz Piyade Okulu öğrencilerinin Türkiye’ye küfredip, “Kıbrıs Yunan’dır” sloganı atmasının önünü açtı.
Bu rezaletten sonra sızdırılan başka görüntülerde de Yunan askerlerinin, dağlarda Türklerin, Arnavutların ve Kosovalıların kanını içmek istediklerine dair şarkılar söylediği, Kıbrıs ve Makedonya’ya işgâl, Ayasofya’yı yeniden Yunan toprağı yapma tehditleri savurdukları görüldü.
Yunan iktidarı hiç oralı olmazken, iktidarımızın medyası adeta onların avukatlığına soyunup, “soruşturma başlatıldığını ve olaya karışan piyadelere disiplin cezaları verileceğini” öne sürdü.
Kimi yazarlar da Yunanistan’a, “Atina, aşırı sağın Yunan Ordusu ve polisine sızıp sızmadığına bakmalı. Güney Kıbrıs’taki faşist ELAM’ın Yunanistan’daki askeri okullarda etkisi araştırılmalı” diye akıl verip, o geçit töreninin kılcal damarlarının “Güney Kıbrıs ve ELAM’a” uzanıp uzanmadığını sordu!..
Ankara’nın tavrını hatırlatalım.
Yetkililer, Erdoğan’a yönelik en ufak söze cevap verirken, Türkiye’ye yönelik bu hakaretlere tek bir ses çıkaran olmadı. Sadece Dışişleri ve MSB kaynakları, sıradan açıklamalar yaptı.
Allah’tan, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, “Kıbrıs hiçbir zaman Yunan olmadı, Yunan olmasına da izin vermeyeceğiz... Türkiye’nin garantörlüğü ve Türk askeri bizim kırmızı çizgimizdir.” dedi de yüreğimiz azıcık soğudu.
O olaydan birkaç gün sonra Kıbrıs Rum kesiminde geçmişte Türklere yönelik katliamları gerçekleştiren, daha sonra “ELAM” adıyla partileşen EOKA benzeri bir örgütün kurulduğunu duyduk. Kendilerini “devrimci özgürlük savaşçıları hareketi” olarak adlandıran örgütün, geçen Temmuz’daki Kıbrıs Barış Harekâtı’mızın 50. Yıldönümünde kurulduğu, “Kıbrıs’ta kurtuluş mücadelesi” başlattığı ve Mora isyanına atıfta bulunduğu bildirildi.
1 Nisan da işte bu EOKA terör örgütünün silahlı eylemlere başlamasının........
© 12punto
