Erdoğan kiminle bayramlaşmadı?!..
BM’nin ve dahi Türkiye’nin halen terör örgütü saydığı HTŞ’nin lideri Colani’nin Esad yönetimini devirmesindeki katkılarımız hakkında destanlar yazılıp, “Tarihin doğru tarafında yer aldık” denildi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Müsteşarlığından beri tanıdığı Colani’nin “liderlik özelliklerini” anlata anlata bitiremedi.
Colani’ye o kadar yakındık ki, “devrimden” sonra Emevi Camii’ne ilk giden isim MİT Başkanı İbrahim Kalın oldu. Hatta Kalın’ın şoförlüğünü bizzat Colani yaptı. Ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Suriye’ye gidip, Colani’yle birlikte Kasyun Dağı’nda Şam manzarasını izleyerek çay içti.
İlerleyen süreçte Colani, Ahmet el Şara oldu ve Suriye Devlet Başkanlığını üstlendi.
Bizim için ilk ve en önemli mesele, Suriye’deki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) görünümlü PKK/YPG/PYD’nin bitirilip “teröristanın” ortadan kaldırılmasıydı.
MHP Lideri Bahçeli’nin İmralı açılımı ve teröristbaşının çağrısından sonra beklenen, buradaki teröristlerin silah bırakıp ülkeyi terk etmesiydi.
Ama SDG, arkasına Barzanileri de alıp, “özerklik, ademi merkeziyet” diyerek Suriye yönetimine ortak olmak istedi.
Nihayetinde Ahmet el Şara 10 Mart’ta SDG’nin sözde generali teröristbaşı Mazlum Kobani ile masaya oturup 8 maddelik bir anlaşma imzaladı. Arabuluculuk yapan, hatta Kobani’yi helikopterle Şam’a götüren ABD’ydi.
Genel geçer ifadeler içeren anlaşma, öncelikle Türkiye’nin olası operasyonlarını engelleme amaçlı ve oyalamaya yönelik yol haritasından başka bir şey değildi.
Ayrıca Türkiye’nin son Şam Büyükelçisi Ömer Önhon’un da vurguladığı gibi; bu anlaşmayla SDG ve Mazlum Kobani, Suriye’deki tüm Kürtlerin temsilcisi olarak kabul edilip, meşruiyeti tescil edilmişti.
Ancak iktidar medyası bunu da “zafer” olarak sunup, terör örgütünün “teslim olduğunu” öne sürdü.
Bir sıkıntı olmalıydı ki, anlaşmadan üç gün sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın Şam’a gidip Şara’yla görüştü.
Nitekim görüşmeden sonra evvela MSB kaynakları, “Türkiye olarak, yeni Suriye hükümetinin SDG ile vardığı mutabakat ile ilgili sahada yapılması gerekenlere yönelik beklentilerimiz ve çekincelerimizin muhataplarımıza iletildiğini” açıkladı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da; anlaşmada “SDG’nin silah bırakacağına veya askeri yapılanmasını tasfiye edeceğine dair herhangi bir açık ifade bulunmadığını” doğrulayıp özetle şunları söyledi:
“Biz bu soruların hepsini Devlet Başkanı Şara ve arkadaşlarıyla masa etrafında konuştuk... Bu endişelerimizi gündeme getirdik... Ben ‘ileriye dönük mayınlar’ derken bunları kastettim... Orada gerekli görüşmelerimizi yaptık, gerekli telkinlerde bulunduk... Yani kardeşlerimiz de olsa sonuçta egemen başka bir devlet, onların belli bir iç işleyişi var, biz onlara ancak en iyi olduğunu düşündüğümüz nasihatlerde bulunabiliriz.”
O anlaşmanın PKK/YPG’yi bitirmediğini, bitirmeyeceğini şuradan da anlıyoruz:
Sözde Rojava özerk yönetimi ile Suriye hükümeti, ortak eğitim........
© 12punto
