menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump-Erdoğan, Bahçeli-TRÇ ittifakı, askeri darbeler ve ABD

20 13
28.09.2025

Erdoğan Trump görüşmesi; ekonomiden, dış politikaya, savunmaya ve jeopolitiğe kadar Türkiye’nin yakın geleceğine ipotek koyacak gibi duruyor. Bu görüşmeler yapılmadan önce Devlet Bahçeli’nin ABD-İsrail işbirliğine karşı Türkiye-Rusya-Çin İttifak önerisini de hatırlamakta yarar var. Bu öneri, dış politika, savunma ve ekonomide çok büyük bir rota değişikliği önerisi. İkinci Dünya Savaşından sonra ABD’nin rotasına giren Türkiye, ne zaman rotadan sapmaya kalksa, askeri darbelerle karşı karşıya kalmıştı. Geçen hafta, Türkiye’deki askeri darbelerin ekonomik rota değişikliği ile ilişkisini yazacağımıza söz vermiştik. Şimdi bu üç konuyu birbirine bağlayalım.

TRUMP-ERDOĞAN, MEŞRUİYET VE RUSYA

Görüşmelerin detaylarına tam olarak sahip değiliz. Nadir Toprak elementleri konusunda ne gibi sözler verildi bilmiyoruz. Heybeliada Ruhban Okulu, çok netameli bir konu… Değerlendirmek benim haddim değil ama diplomat dostların söylediğine göre, Lozan Anlaşmasında büyük bir delik açacaktır ve sonu Vatikan’a benzer bir Patrikhane’ye kadar gidebilir.

Uçak alımları, savunma anlaşmaları, Suriye’de ne yapmamız gerektiği, Halkbank davası gibi konuları bir tarafa bırakıyorum. Bana göre iki temel konu hayati önem taşıyor. Enerji anlaşmaları ve meşruiyet meselesi…

ABD’den sıvılaştırılmış doğal gaz alımı. Enerji uzmanı arkadaşların yazılarından anladığım kadarıyla, doğal gaz tedarikçisi ülkelerin çoğalması olumlu karşılanıyor. Ancak ekonomik verimliliği konusunda henüz bir bilgi sahibi olmadıkları için değerlendirme yapamıyorlar. Türkiye’nin doğal gaz ithalatında ülkelerin paylarına kısaca bir göz atalım: : Rusya yüzde 41, Azerbaycan yüzde 22, İran yüzde 14, ABD yüzde 11, Cezayir yüzde 10.

Trump’ın Türkiye ile işbirliği için Rusya’dan petrol almaması talebi… Petrol ithalatında Rusya’ya bağımlılık kolay kolay azaltılacak gibi değil. Ayrıca 2023 seçimlerinde Putin, Türkiye’ye dünya fiyatlarının yarısına ve vadeli olarak petrol vermiş, seçimlerde Erdoğan’ın elini güçlendirmişti. Ülkelerin petrol ithalatımızdaki payı şöyle: Rusya yüzde 67, Irak yüzde 10, Kazakistan yüzde 6, Suudi Arabistan yüzde 4… Bu ithalat kompozisyonu ile “Savunma sanayinde, F35’de ABD yaptırımlarını kaldırabilirim ama Rusya’dan petrol alma” sözünü birlikte değerlendirirsek, Trump Erdoğan’a verdiği sözleri yerine getirmeyebilir ya da Türkiye’den daha fazla taviz koparabilir.

Bu görüşmelerde turpun büyüğü, meşrulaştırma… Büyükelçi Tom Barrrack, gözümüze sokarak açıkladı. “Trump çok akıllı bir adam. Türkiye’de demokrasi var ama otokrasi de var. Erdoğan’ın ihtiyacı olan şey, meşruiyet. Bunu ona Trump verebilir.”

Bu açıklamanın ardından Trump, kaybettiği 2020 seçimini hileli olarak tanımlarken, Erdoğan’a bakarak “Hileli seçimleri, herkesten daha iyi bilir” diye ifade kullandı. Bu iki ifade, Erdoğan’ın kazandığı seçimlerin ve Türkiye’deki demokrasinin meşru olmadığı anlamına gelmiyor mu?

2017 referandumundan itibaren sık kullandığım bir ifade var. O yüzden gönül rahatlığı ile tekrarlayabilirim. Kemal Kılıçdaroğlu AKP iktidarının bütün gayrı meşruluklarını meşrulaştırdı. Karşı Devrimin figüranı gibi davrandı. 2017 referandumu da, Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı da bunun örnekleridir. Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu gittikten sonra, meşrulaştırma işi anlaşılan ABD Başkanı Trump’a kaldı. Bir iktidarın meşruluğu, dürüst ve adil seçimlerle olur.

Bu meşruiyet karşılığında neyi ve neleri kaybettik ve kaybedeceğiz? Henüz bilmiyoruz ama tahminde bulunabiliyoruz.Meşrulaştırma işi emperyalizmin tahtında oturan ABD Başkanına kalmışsa, hukuk ve özgürlükler alanında daha büyük tatsızlıklar yolda demektir. Ekonomide sömürü mekanizmaları ile dış politika ve savunma jeopolitiğimizin teslimi de ayrı bir bedel…

BAHÇELİ’NİN TRÇ İTTİFAKINI NE OLACAK?

ABD ile yapılan bu görüşmeler sonrasında şimdi hayati bir soru gündeme geliyor. Devlet Bahçeli’nin, Türkiye-Rusya-Çin İttifak önerisini nasıl değerlendireceğiz? Bahçeli TRÇ ittifakını ABD’nin koruması altında olmasına rağmen, İsrail’in ABD’nin de onayını alarak Katar’a yaptığı saldırı üzerine önermişti.

Bahçeli, TürkgünGazetesine yaptığı açıklama ile ittifak önerisini yumuşattı. “Askeri değil, NATO yükümlülükleri ile çelişmeyen, sivil, ekonomik sütunlar etrafında kurumsallaşması, daha uygun olabilecektir… Uluslararası........

© 12punto