Epistemik kayyımlık ve boyun eğmeyenler
Türkiye’de sansürün tarihi iktidarların bilgi üzerindeki denetim arzusunun tarihidir. II. Abdülhamid’in matbaa ön denetim sansürü, Demokrat Parti’nin basına yönelik ilan ambargoları ve ekonomik baskıları iktidarların söz ve gerçekler karşısındaki kolektif bilincinin yansımasıdır. Türkiye’nin siyasi tarihindeki her büyük kırılma ya da dönemeçte basın büyük baskılarla karşılaşmıştır. Basın üzerindeki havuç-sopa politikası, bugün yargısal kararlar, lisans iptalleri, reklam yasakları ve kayyım atamalarıyla sürüyor.
Dijital çağın en rafine biçimiyle sansür yeniden yazılıyor: algoritmik denetim, yargısal sansür, epistemik kayyımlık. Günümüzde sansür hukuki ve idari araçlar üzerinden işletiliyor. RTÜK cezaları, TMSF kayyımlıkları, mahkeme kararlarıyla erişim engelleri… Bu yapıyı açıklamak için iletişim literatüründe kullanılan kavram otoriter medya yönetimidir. Bu yönetimde medya, devletin siyasal meşruiyetini yeniden üreten bir aygıt olarak işlev görür.
Bir televizyon kanalına canlı yayında el konulması, gazetecilerin sabaha karşı gözaltına alınması, tutuklanması, haber portallarının erişime engellenmesi… Bunlar artık olağanlaştı. Sansür, bilginin üretim ve dolaşım ağlarına fütursuzca sızan “epistemik” bir tahakküm biçimi haline geldi. Bu nedenle artık epistemik kayyımlıktan söz ediyoruz yani toplumun bilme, anlama ve hatırlama hakkına el konulmasından.
Epistemik kayyımlık, bilgi üretim alanının —haber, yorum, analiz, yayın— doğrudan siyasal ve yargısal denetim altına alınmasıdır. “Kayyım” kavramı, ilk bakışta idari bir düzenleme gibi görünür. Ancak bugün geldiğimiz noktada bir medya kuruluşuna kayyım........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d