menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Askerî Liderlerin Kontrolsüz Gücü: Zaferden Zafiyete

12 0
13.05.2025

Tarih boyunca, kılıcını siyaset meydanına taşıyan askerî liderler, bazen halk tarafından kahraman olarak anıldı, bazen ise tiran olarak hatırlandı. Zaferin sarhoşluğu, çoğu zaman liderin kendi sınırlarını unutarak toplumu kendi gölgesinde yaşamasına neden oldu.

Bugün, geçmişin derslerinden faydalanarak sormak gerek: Askerî gücün kontrolsüz yükselişi, modern demokrasiler için ne kadar büyük bir tehdit?

Orta Çağ’dan itibaren devletlerin meşruiyeti çoğunlukla savaş meydanlarında kazanıldı. Sezar’ın Roma’daki zafer yürüyüşü, Fatih’in İstanbul’u fethedişi, Napolyon’un imparatorluk kurması…

Bu örneklerde, savaş meydanındaki zafer yalnızca toprak kazançlarıyla sınırlı değildi; aynı zamanda halkın kalbini ve siyasi meşruiyeti de kapsıyordu. Ancak bu zaferlerin bedeli büyüktü. Kılıçla elde edilen, çoğu zaman kanla kayboldu. Liderin şahsi karizması, halkın iradesinin önüne geçtiğinde, demokrasi sarsılmaya başlar ve toplum, liderinin gölgesinde yaşar.

Günümüzde de askeri liderlerin sivil yönetime karşı gösterdiği direnç devam ediyor. Mısır’da Abdülfettah el-Sisi, darbe ile iktidara gelerek kendini “sivil” bir cumhurbaşkanı ilan etti. Pakistan’da Pervez Müşerref, üniformasıyla demokrasiye müdahale etti. Sudan, Myanmar, Nijer gibi örneklerle genişleyen bu liste, askeri gücün sivil yönetimi tehdit ettiği ülkelerin sayısını artırmaktadır.

Bu örnekler, bir gerçeği net bir şekilde ortaya koyuyor: Ordu, güvenliğin garantörü olmaktan çıkarak, siyasetin ana aktörü haline geldiğinde ne demokrasi kalır, ne de kurumsal düzen.

Askerî liderlerin en çok başvurdukları yöntemlerden biri, iç ve dış tehdit senaryoları üretmektir. Halkı........

© 10 Haber