menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Amerikan King–Crane Komisyonu: Bir Asrı Aşan Zihin Haritası ve Bugünün Kırılgan Ortadoğu’su

12 14
24.11.2025

Ortadoğu bugün hâlâ çalkantılı bir coğrafya. Sınırlar geriliyor, devletler çözülüyor, vekâlet savaşları yayılıyor ve kimlik fay hatları yeni kırılmalara yol açıyor. Ancak bölgenin bugünkü jeopolitiğini anlamak için merceği yalnızca son on yılların savaşlarına ya da Arap Baharı sonrasına çevirmek eksik kalır.

Daha derindeki kırılma, 1919 yazında Başkan Woodrow Wilson’ın talimatıyla sahaya çıkan King–Crane Komisyonunun hazırladığı raporda gizlidir. Dışarıda dar bir uzman çevresi dışında pek bilinmeyen bu belge, Amerikan aklının Ortadoğu’ya ilişkin ilk kapsamlı stratejik tasarımını kayda geçiren metindir.

Sykes-Picot’un kapalı kapılar ardında cetvelle çizilmiş sınırlarının aksine, King–Crane misyonu halkların taleplerini anlamaya yönelik bir araştırma olarak sunulmuştu. Fakat raporun satır araları, Washington’un bölgenin nasıl “tasarlanması gerektiğine” dair erken bir zihinsel haritayı gözler önüne serer.

Washington’da, Brüksel’de, Pekin’de ve Körfez başkentlerinde geçirdiğim uzun yılların bana gösterdiği bir gerçek var:
Haritalar değişir, aktörler değişir; fakat büyük güçlerin Ortadoğu’ya bakışı neredeyse hiç değişmez.
King–Crane raporu da bu sürekliliğin en erken ve en berrak tezahürlerinden biridir.

Komisyonun en geniş yer verdiği konu, Arap topraklarının geleceğidir. Önerdikleri model, bugünkü Suriye, Lübnan, Ürdün, Filistin ve Hatay’ı kapsayan bir “Büyük Suriye”dir. İdari ve ekonomik açıdan birbirine bağlı, fakat nihayetinde Amerikan mandası altında şekillenecek bir siyasal düzen…

Komisyon, Arap halklarının önemli kısmının bağımsızlık talebini kayda geçirirken, Fransa’ya duyulan derin güvensizliği özellikle vurguladı.
Lübnan’ın ayrı bir devlet olarak kurgulanmasının mezhepsel fay hatlarını daha da keskinleştireceğini ve gelecekte ciddi çatışmalara kapı aralayacağını öngördü.

Filistin meselesi ise bugün bile yankı bulmaya devam eden bir perspektifle ele alınmıştı: Yahudi ulusal yurduna sınırlı destek, ancak demografik yapının bir devlet kurmaya elvermediği tespiti…

Aradan geçen bir........

© 10 Haber