Uzayda yaşayan bu yorumcuların okuyucusu kim?
Bilen biliyor, ben öyle polemikçi, başka gazete köşelerine laf atan, görüşlerin ötesine geçip kişiliklerle tartışmaya giren biri değilim.
Ama birkaç gündür böyle yazılar yazmamak için kendini zor tuttuğumu itiraf etmeliyim.
İşim bu, her gün onlarca köşe yazısını okuyorum. Yazılarda benim aklıma gelmeyen ama aklıma da yatan bir bakış açısı bulur muyum diye de bakıyorum bu yazılara, bilmediğim bir bilgiyi veya kulisi edinme çabası olarak da… Kendime göre bir tecrübeye sahibim, o yüzden her yazıyı da ciddiye almıyorum elbette, okurken verilen bilgi veya kulisten kendimce indirimler de yapıyorum.
Bazen okuduklarım kızdırıyor da beni. Yanlış anlamayın, farklı siyasi görüş veya bakış açılarına kızmıyorum, bunların olması son derece normal; kızdığım şey benimki dahil okuyucunun zekasına hakaret edilmesi.
Mesela dün sabah Hürriyet’te Abdülkadir Selvi’nin yazısında “Ekrem İmamoğlu bu sürecin en büyük kaybedeni oldu” diye bir cümle okudum. Evet elbette bu bir bakış açısı meselesi ama yine de İmamoğlu’nun süreçten kaybeden olarak çıktığını söylemek sahiden cesaret işi. Şu an hapiste olan İmamoğlu’nun Türkiye’nin geleceğine damga vuracak bir siyasetçi konumuna yükseldiğini sokaktaki küçük çocuklar bile görebiliyor artık.
Sevdiğim bir meslektaşım olan Abdülkadir Selvi’nin bugünkü yazısı da bence eğlenceli. Bu sefer “Ama bu sürecin büyük kazananı kim derseniz tartışmasız Özgür Özel derim” diye yazmış. Çok yanlış değil elbette bu cümle ama içinde küçük bir hesap barındırıyor: İmamoğlu ile Özel’i kafa kafaya çarpıştırma arzusu. Oysa son beş altı günü takip eden herkes böyle bir şey olmayacağını, İmamoğlu ile karşı karşıya gelmenin tasarlansa bile artık mümkün bir şey olmadığını görüyor. Kaldı ki Özgür Özel’in öyle bir hedefi olduğunu........
© 10 Haber
