Trafik radarlarına olan tepki neden acaba?
Yapmayı çok sevdiğim şeylerden biri, otomobille tek başıma uzun yola çıkmak.
Arabada kimse olmayınca bağıra bağıra şarkı söylemek de, uzun ve bazen sıkıcı yolda giderken kafanın içini boşaltmak da benim kendime göre keyiflerim.
Mayıs ayı başında, bu sefer yalnız değil üç arkadaş, İstanbul’dan Bodrum’a otomobille geldik, birkaç gün kalıp geri döndük.
O yolculuk sırasında fark ettim, Emniyet Genel Müdürlüğü İstanbul-Bodrum arasını sabit radarlarla donatmıştı.
Bu durum benim için büyük bir sorun değil; çünkü benim otomobilim zaten hızlı gidebilen bir araç değil. Genellikle otoyolda aracımı 110 km sabit hıza koyuyorum, öyle en sağ şeritten sakin sakin geliyorum. Duble yollara çıktığımda, zaten yolun asfalt kalitesi çoğu zaman 100’le bile gitmeye engel, orada da hızımı 90 km’nin altına indiriyorum, oluyor bitiyor.
İstanbul-Bodrum arası, daha evimin önünde navigasyonu açtığımda 7 saat 40 dakika gösteriyor. Bizim evin önünden Bodrum’daki varış noktam kabaca 710 km. Demek navigasyon cihazı bütün bu yol için ortalama 92 km gibi bir hızı tutturacağımı varsayıyor ama bu uzunlukta bir yolda bu ortalama hızı tutturmak hiç kolay değil.
Ortalama hız 92 değil de 100 olsa, yolculuk süreniz 460 dakikadan (7 saat 40 dakikadan) 430 dakikaya iniyor sadece. Kaldı ki, spor araçlar için bile 710 km’lik yolda ortalama 100’ü tutturmak ciddi risk almayı gerektiriyor.
Sebebini de söyleyeyim: Siz isterseniz otoyolda bütün kuralları ihlal edip 180’le gelin hiç fark etmez, hem İstanbul’dan çıkarken ve İzmir’den geçerken trafiğe giriyorsunuz, hiç durmasanız bile hızınızı yer yer 30-40’a kadar düşürmek zorunda kalıyorsunuz hem de otoyol bittiğinde kaçınılmaz biçimde bazı trafik ışıklarında duruyorsunuz. İşte bu duruşlar sizin 180’le gidişlerinizi birden anlamsız hale getiriyor, ortalama hızınızı çok aşağılara çekiyor.
Kaldı ki insanın ne kadar acelesi olabilir Bodrum’a gitmek veya dönmek için? 30 dakika........
© 10 Haber
