menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Az tüketmek bir tercih mi, zorunluluk mu?

21 0
29.07.2025

Son yıllarda giderek daha sık duyduğumuz bir kavram var: Less is more. Yani “Az çoktur.”

Aslında bu tanım mimar Ludwig Mies van der Rohe’nin modern mimaride sadeliği yücelten yaklaşımını ifade etmek için kullandığı bir kavramdı. Ancak zaman içinde bu ifade sadece mimari ya da tasarımla sınırlı kalmadı; yaşam tarzına, tüketime, hatta zihinsel sağlığa kadar geniş bir alana yayıldı. Bugün minimalizm, sürdürülebilirlik ve bilinçli yaşam gibi kavramlarla iç içe geçmiş bir trende dönüştü.

Peki “Less is more” gerçekten bir felsefi tercih mi yoksa ekonomik zorunlulukların cilalanmış hali mi?

Birçok insan için bu sorunun yanıtı karmaşık. Zira günümüz Türkiye’sinde tüketim alışkanlıklarındaki dönüşümü salt bir trend olarak açıklamak giderek zorlaşıyor. Evet, sosyal medya ’da daha sade evler, daha minimalist kıyafet seçimleri, sıfır atık reçeteleri görüyoruz. Ancak bu tercihlerin ne kadarı bilinçli bir yaşam arzusundan, ne kadarı fiyat etiketlerinden kaynaklanıyor? Düşünmek lazım.

“Az çoktur” felsefesinin cazibesi ortada. Daha az eşyayla yaşamak, zihni sadeleştirmek, doğaya daha az zarar vermek… Hepsi kulağa hoş geliyor. Ancak bugünün ekonomik koşullarında “az tüketmek” bir seçeneğin ötesinde, çoğu zaman bir mecburiyet. Özellikle son yıllarda Türkiye’de hayat pahalılığı çarpıcı biçimde arttı. TÜİK’in tartışmalı verilerine göre bile yıllık enflasyon p’leri zorlarken, bağımsız araştırmalar bu oranın çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Gıda fiyatları, kira, ulaşım, eğitim gibi temel giderler ciddi oranda artarken, tüketicinin alım gücü hızla düşüyor hatta düştü. Bu ortamda insanlar, “minimalist” yaşama geçerken aslında ihtiyaçlarını yeniden tanımlamak zorunda kalıyor.........

© 10 Haber