Kim bu iktidar vitrinindeki ‘mal’ gazeteciler? A330’dakiler mi yoksa?
Geçtiğimiz Pazartesi günü Beyoğlu Tom Tom Sokak’ta “Serenita” adlı mekanda ilginç bir arkadaş grubu bir araya geldi.
Toplantıyı düzenleyen Gülseren Onanç, bir iş insanı.
CHP’de Genel Başkan Yardımcılığı yaptı.
Serenita, son zamanlarda eski gazeteci ve diplomatların kitaplarının tartışıldığı bir entelektüel mekan haline geldi.
Geçtiğimiz haftalarda eski Büyükelçi Volkan Vural’ın çok konuşulan kitabı için de böyle bir sohbet toplantısı düzenlenmişti.
Öğrendiğime göre önümüzdeki günlerde de yine bir eski gazeteci Şahin Alpay’ın hatıra kitabı tartışılacakmış.
Bu tartışmaların değişmez animatörü de Hürriyet’ten ayrılan Sedat Ergin.
Her iki toplantıya da davetliydim ama gidemedim.
Ama toplantının içeriğini katılanlardan dinledim.
Ayrıca Gülseren Onanç Instagram hesabından bu toplantıyı ve bazı fotoğrafları paylaştı.
Osman Ulagay Türk basının önemli simalarından biri.
Cumhuriyet Gazetesi’nden, Sabah’a, oradan Milliyet’e Türkiye’nin önde gelen üç gazetesinde yazmış.
Kitabı ilginç.
Bir yalı çocuğu olarak zengin bir ailede dadılarla, mürebbiyelerle büyümüş.
Kitabın o bölümleri çok renkli ve dönemin hayatı hakkında zengin gözlemler var.
Kitapta bir bölüm var ki, okudum, bir defa daha okudum.
Ulagay o bölümü biraz kısa geçmiş, ben o günlere gidip, biraz daha ayrıntılara baktım.
Ve önüme ibret dolu bir tablo çıktı.
Osman Ulagay köşe yazarlığını ve gazeteciliği bıraktığı günü anlatıyor.
Tarih 28 Şubat 2010 günü…
Bir gün önce Başbakan Erdoğan AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada kızdığı köşe yazarlara ve gazete patronlarına yönelik ağır bir konuşma yapmış.
Bakın o gün aynen şunu söylüyor:
“Ben şimdi o gazetelerin patronlarına sesleniyorum, ‘Ne yapayım köşe yazarı, hâkim olamıyorum’ diyemezsin. ‘Sen bunun sorumlususun arkadaş’ diyeceksin. Köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun. Yarın feryat etmeye geldiği zaman da feryat etmeye hakkın yok… Bir taraftan geleceksin hükümete vuracaksın, ‘Niye ücretler böyle’ diyeceksin. Öbür taraftan ekonominin çökmesi için de köşe yazarlarınla her şeyinle elinden geleni yapacaksın. Eğer şurada yüzde 6.5 puan piyasalar düşüyorsa bunun sebebinin kimler olduğu ortadadır… O insanlara kalemleri teslim edenler der ki ‘Kusura bakma kardeşim, bizim dükkânda sana yer yok’. Çünkü herkes vitrinine layık olanını koyar.”
Evet o gün Başbakanın kızdığı medya patronlarına söylediği sözler aynen böyle.
Gazeteciler için “Patronun vitrinine layık olan ” diye bir tanım yapıyor.
ChatGPT’ye “Vitrine konan şeye ne denir” diye sordum:
“Teşhir ürünü”,........
© 10 Haber
