Bir 12 Mart düğün gecesinden bir 19 Mart düğün gecesine
Pek düğün düşkünü olmadığım halde, davetli olmayı çok istediğim bir düğündü…
Ama davetli değildim dolayısıyla yazılanları paylaşılanları okdum ve dışardan yazıyorum.
Çünkü bir sosyolog için inanılmaz renkli ve ilginç bir gece olmuş.
Türkiye geçen cumartesinden beri bu düğünü konuşuyor.
Bir “Anadolu düğününü…”
Çorum’da yapılan bir düğün bu.
Ama sanki İstanbul’un eski ve yeni sosyetesinin önünde şahane bir müzikal gibi.
İş dünyasının önde gelen isimlerinden Ahmet Ahlatcı’nın oğlu Ahmet Emin Ahlatcı ile, spor dünyasının star ismi Sinan Engin’in kızı Elif Engin evlendi.
Düğünleri bir anlamda, Türkiye’nin yükselen “Yeni varlıklı” sınıfı ile eski “Modern kesiminin” bir araya geldiği bir sosyoloji sahnesiydi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin, eski deyişle “Sosyetik zengin düğünü” hafızasında buna benzer bir düğün var mıdır pek hatırlamıyorum.
Tabii böyle bir “Sosyolojik kozmoz” olunca davetli sosyolojisi ve düğünün safhaları da çok ilgi çekici oluyor.
Düşünün iktidarın önde gelen siyasetçileri de orada, spor dünyasının en flaş isimleri de…
Muhafazakar olarak bilinen bir aile, ama nikah masasında modern çocuklar.
O nedenle üç gündür çalıştım. Düğüne katılan kişilerle konuştum.
Bu düğünü bir de bir sosyoloğun gözünden okuyun.
Bir düğünde, gelin ve damat nikah masasına gelirken çalan müzik, o düğün kültürel yapısı hakkında da fikir verir.
Ahlatlı ve Engin ailelerinin çocukları Kayahan’ın “Seninle herşeye varım ben” şarkısını seçmişler.
Kayahan’ın 1997’de çıkardığı albümünden bir şarkı.
Son zamanlarda modern düğünlerde Comparsita’yı tahtından indiren favori düğün şarkısı oldu.
Sözleri de birlikte yürünecek bir hayat için çok güzel geliyor kulağa.
Kayahan Türkiye’nin ruhunu okuyan şarkıcıydı.
Moden Türk pop müziğininin kurucu babalarındandır.
Şimdi de böyle düğünlerin aşk şarkısı olması çok hoşuma gidiyor.
Düğün sahnesinin starı Sibel Can.
O da Türkiye ruhu.
Ama nasıl bir Türkiye?
Aslında özlediğimiz bir Türkiye’nin…
Yani muhafazakarı ile modernini aynı mekanda eğlendirebilen bir sanatçı.
Tabii öyle olunca bu Sibel Can’ın şovuna da yansıyor.
Mesela o ünlü “Bu devirde kimse padişah değil” şarkısını söylüyor ve davetlilerin baya bir bölümü eşlik ediyor.
Sahnede neşesi yerindeyken bir şarkıyı başlıyor:
Nakarat şu:
“Haydi içelim….”
İçelim de masalarda içki yok…
Ben yazarken gülüyorum, tabii ki geceye katılanlar da bu nakaratı duyunca gülmeye başlamış.
Bence gecenin en eğlenceli anı.
İstenmeyen bir sahne kazası mı?
Yoksa Türkiye’de “yeni normalin” garip tecellisi mi.
İkisi de değil. Sadece zamanından yarım saat önce söylenen bir şarkı.
Çünkü yarım saat sonra karton bardaklar içinde içki servis edilmeye başlanıyor.
Sordum ne tür içkiler?
Cin, votka, viski.
Davetlilerin daha genç kısmının tekila içtiğini yazacaktım ama aklıma geldi.
Burası zengin düğünü olduğu için Meskal’e geçtiklerine eminim.
Birincisi kesin bilgiydi.
İkincisi tahmin.
Gecenin pop müzik kotası İzmir’in Edis’ine ayrılmıştı.
Yeni nesil popçuların en iyilerinden.
Onu son defa Dominik’te Acun’un Survival partisinde dinlemiştim.
“Martılar’la” Yunan ekibine bile göbek attırıyordu.
O andan itibaren 19 Mart rejiminin giderek milli bir düğün konsesüsüne tanık oluyoruz.
Düğünün nikah bölümünde ve yemeğin ilk yarım saatinde içki servisi yok.
Çünkü salonda mutlaka yüksek düzey bir AKP yöneticisi var.
Ama en geç bir buçuk saat içinde, önce karton bardaklarla, sonra alenen kadehlerde içki servisi başlıyor.
Burası bir futbol şovmeninin düğünü.
Türkiye’nin futbol dünyası orada.
Bir masada Beşiktaş’ın eski Başkanı ve eski Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek ve Fenerbahçe’nin istifa eden Asbaşkanı Acun Ilıcalı, hemen dipteki masada ise Fenerbahçe’nin efsane başkanı Aziz Yıldırım oturuyor.
Fatih Terim de orada…
Bunun ancak Sinan Engin başarabilir.
Onun spor dünyasındaki gücü…
Yanyana gelmezleri yanyana getiremese bile birbirine yapışık masalarda oturtmuş.
Tabii bu kadar ağır ismi bir Anadolu şehrinde bir araya getirirseniz, muazzam bir organizasyon lazım.
Bu da Ahlatcı........
© 10 Haber
