Yirmi yıl bu ülkenin en büyük gazetesini yönettim.

Yirmi yıl boyunca, kendi yazılarım dahil, bir çok arkadaşın yazısında hukuki açıdan sakıncalı bulduğumuz kelimeleri, cümleleri çıkarttık.

Şimdi düşünüyorum…

Fatih Altaylı’nın bu konuşması bir yazı olarak önüme gelseydi yayınlar mıydım…

Hiç düşünmeden yayınlardım.

Hukukçulara sormaya bile gerek görmezdim.

Neresine takılacaktım ki bu yazının…

Ama demek ki dönem başka bir dönemmiş…

“Eski Türkiye’ymiş” o…

Rahatça yazı yazılabilen bir dönem…

Çünkü Parlamenter sistem vardı, ne böyle bir sözü üzerine alınacak siyasetçi, ne de bu durumdan vazife çıkarmak zorunda kalacak bir savcı vardı.

Yazıya şöyle bakardım.

Fatih Altaylı diyor ki;

“Türk halkı sandıkta seçme hakkına çok düşkündür…”

Bu cümle mi sakıncalı…

Bırakın sakıncayı , hepimizin iftihar etmesi gereken bir özelliğini anlatıyor Türk seçmeninin…

Övünmemiz lazım bu cümleyle…

Külliyeyi bu cümle mi rahatsız etti yani…

Niye rahatsız etsin ki…

Fatih Altaylı diyor ki;

Türk seçmeni, babadan oğula, damada geçecek bir hanedan yönetimine izin vermez…

Bu mu rahatsız etti Külliye’yi…

Bugüne kadar hangi lider geriye bir hanedan yönetimi bıraktı ki…

Normal, sıradan bir cümle mi rahatsız etti Külliyeyi.

Hiç sanmıyorum…

Fatih Altaylı diyor ki;

“Türk seçmeni diktatörlüğe izin vermez…”

Çok güzel bir cümle değil mi…

Türk milletinin hepimizin övünmesi gereken bir özelliği…

Demek ki bir şeyleri başarmışız…

Kim neresine takılacak ki bu cümlenin…

Fatih Altaylı diyor ki;

“Anketler Türk seçmeninin yüzde 70’inin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ölünceye kadar başkan........

© 10 Haber