menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

19 Mart darbesi sonrası ilk anketler gelmeye başladı: İki soruda 5 puan artış, bir soruda düşüş

319 1
27.03.2025

Sonuçları açıklayacağım, ama önce seslenmek istediğim insanlar var.

AKP ve MHP’nin vicdan sahibi milletvekilleri,

O partilere oy veren vicdan sahibi insanlar,

Bu ülkenin vicdan sahibi hakim ve savcıları,

Yüksek Mahkeme ve HSYK üyeleri,

Bugün de size seslenmeyle devam ediyorum.

Bu ülke 17 Eylül 1961 sabahı toplumsal bir trajedi ve travma yaşadı.

Türkiye’nin seçilmiş bir başbakanı ve iki bakanı o sabah idam edildi.

O sabahın gecesi, Demokrat Partiye oy veren ve Adnan Menderes’i hayranlık seviyesinde seven annem ve babamın evinde sabaha kadar Kuran okundu.

Belki bazılarınız o günleri bilmeyecek, hatırlamayacak yaştasınız.

Ben 14 yaşımdaydım ve çok iyi hatırlıyorum.

O sabah asılan üç seçilmiş siyasetçiden biri Maliye Bakanı Hasan Polatkan’dı..

Onu asan darbecilerin idam gömleğine görünmez kalemle yazdıkları suçlamalardan biri şuydu:

“Rüşvet ve yolsuzluk…”

Tıpkı bugün İstanbul’un Seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun sırtına yapıştırılan iddia gibi.

“Yolsuzluk ve rüşvet…”

Bu ülkenin makus talihinde ne yazık ki “Yolsuzluk ve rüşvet” seçilmiş insanları darbe ile indirmek için en çok kullanılan bahanelerden biridir.

Sadece 27 Mayısçılar mı…

2002 yılında dönemin Ecevit-Bahçeli-Yılmaz koalisyonu döneminde Cumhuriyet Başsavcısı dönemin seçilmiş İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile onun yerine vekil olarak seçilen Ali Müfit Gürtuna için de bir yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu…

O listeye bakarsanız İstanbul’un Seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bugün sırtına yapıştırılmak istenen yolsuzluk ve rüşvet iddialarından daha uzun, daha ayrıntılı olduğunu görürsünüz.

Üstelik o suç duyurusunu yapan İstanbul savcısı değil Cumhuriyet Başsavcısıydı.

Erdoğan o davalardan Rahşan Ecevit affı ile kurtulmuştu.

Bitmedi…

Daha yakına gelelim.

Yıl 2013…

O malum 17-25 Aralık olayı.

Henüz 8 yıl geçti.

Neydi o olay?

Dönemin Başbakanı Erdoğan 4 bakan hakkındaki rüşvet ve yolsuzluk suçlaması değil mi…

Bizzat Cumhurbaşkanı ve AKP o olay için ne demişti?

“FETÖ’nün seçilmiş insanlara karşı darbe girişimi…”

Peki o bakanlara ne olmuştu…

Meclis’te AKP milletvekillerinin kaldırdığı........

© 10 Haber