DEVLETİN KÜRTLERE AÇTIĞI YOL
Devlet aklı aslında uzunca bir süredir çözümün kaçınılmaz olduğunu ve bu sürece toplumsallaşarak nokta konulacağını inanıyordu. Ancak demokrasi notları kırık bir anlayışın çözüm süreci mümkün mü? Belki de bu adımı genel değerler bütününden bağımız düşünmek gerek.
Devlet Bahçeli’nin başlattığı ve Recep Tayyip Erdoğan’ın sahiplenip desteklediği Kürt ‘açılımı’, meselenin demokratik çözümünü isteyenlerce ‘ihtiyatlı bir coşku’ ile karşılandı. Ufkunun ne denli geniş olduğunu bilemesek de bunun ciddi bir adım olduğu ve ciddiye alınması gerektiği açık.
Söz konusu ‘açılım’ belli ki düşünülüp taşınılmış, çok muhtemelen belirli bir stratejiye oturtulmuş, hangi yöne evrilirse ne yapılacağına ilişkin ön muhakeme süreçlerinden geçmiş bir hamle. Gerçekçi olacaksak bu ne Bahçeli’nin ne de Erdoğan’ın projesi. Onları da kapsayan ancak daha geniş konsensüsü yansıtan bir devlet politikası ile karşı karşıyayız.
Siyaset konjonktürel imkanları kullanarak, kendisine fırsatlar yaratarak ilerliyor. Bu pragmatizmden hareketle ideoloji okuması yapmak doğru netice vermeyebilir. Örneğin Bahçeli siyasette etkili olma uğruna bugüne dek hep fazlasıyla pragmatik oldu. Tutarlılık diye bir derdi hiç olmadı. Aynı şeyi Erdoğan için de söyleyebiliriz. Ancak her ikisinin de zor sarsılan........
© Yurt
