“Batırılamaz uçak gemisi” Kıbrıs: KKTC yükselir mi, tarihe mi karışır?
Akdeniz’in batırılamaz dev uçak gemisi olarak Kıbrıs Adasının uydu görüntüsü. KKTC ya yasadışı yapılar, suç örgütleri, sahte üniversitelerden temizlenip modern bir devlet olacak ya da Türkiye’nin arka bahçesi kalacak.
Doğu Akdeniz’in üç kıtanın kesişim noktasında asılı duran Kıbrıs Adası, artık yalnızca coğrafi bir varlık değil; enerji koridorlarının kesiştiği, güvenlik dengelerinin tartışıldığı ve diplomatik manevraların sahnelendiği bir jeopolitik satranç tahtasıdır. “Batırılamaz uçak gemisi” benzetmesi, salt askeri bir mecaz olmaktan çıkarak bölgesel denklemde somut bir stratejik gerçeklik haline gelmiştir. 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilan edildiğinde, halkına siyasi bir güvence sunması amaçlanmıştı. Bugün ise KKTC kritik bir kavşakta duruyor:
• Ya kurumlarını güçlendirip modern, saygın bir devlet olarak tesis kazanacak,
• Ya da yasadışı ekonomiler, denetimsiz uygulamalar ve dışa bağımlılık girdabında kaybolup tarihin kenarına itilecektir.
Bu tercih, yalnızca Kıbrıslı Türklerin ekonomisi ve toplumsal geleceği açısından değil; aynı zamanda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki etki, iddia ve vizyon bakımından da sınavıdır.
Yeşil Hat’ın ötesinde, Güney Kıbrıs, Avrupa Birliği üyeliğini etkin biçimde kullanarak ABD, Fransa, İsrail ve Yunanistan başta olmak üzere güçlü stratejik ortaklıklar oluşturdu. Enerji diplomasisinde ustalığını sergiledi, Körfez ülkeleriyle savunma anlaşmaları imzaladı ve Afrika ile Asya’daki diplomatik varlığını genişleterek bugün Avrupa’nın enerji güvenliği denkleminde adından söz ettiren bir oyuncu haline geldi.
KKTC hâlâ yalnızca Türkiye tarafından tanınıyor. En yakın coğrafyamızdaki Türk devletleri bile bu ay başında Avrupa Birliği ile zirvede buluştukları Semerkand’da © yetkinreport.com
